Bu sayfalarda sizlere; Sarayköylü kuvvacıların emperyalist paylaşıma karşı direnişteki etkinliklerini, direnişin önderlerinden Emin Aslan Tokat’ın özgün anlatımıyla ve o şanlı direnişin yurtseverlerini bir kez daha saygı ve şükranla anmak, ayrıca o döneme ilişkin toplumsal yaşama dair önemsenen belge, bilgi ve görüşleri paylaşmak amacıyla hazırlandı. Dostluk ve esenlik dileklerimle. İletişim: saraykoyozlemi@gmail.com
Merhaba sevgili Sarayköylü dostlar ve Sarayköy Dostları!...
Bu videoyla sizleri 1930-1940'lı yılların Sarayköyüne götürmek istedim. Bu video geçmişten günümüze uzanan bir köprüdür. Anılarını dinleyeceğiniz Remziye (Fatma) Teyze, Sarayköylü Kuvvayı Milliye öncülerinden Katipzade Tahsildar Efendi evlatlarından Huriye Barut Hanım'ın büyük kızıdır.Sizleri o günlere götürmek, o Sarayköy yıllarından anılar sunmak , o güzel günleri gözlerinizde birazda olsa canlandırabilmek istedim. Bu güzel anılar yöreye ilişkin nostaljik kent belleği özelliği taşımaktadır. Bu anılarla; yörenin kültürel kent belleğine not düşmek, anılarımızı tazelemek, unutulmasını önlemek, anımsanmasına katkı sunmak istedim. Keyfiyet sizlerin. Önemserseniz; haydi iyi seyirler, dost kalın, dostlukla kalın.
TÜRK KURTULUŞ SAVAŞINDA DENİZLİLİ ÖNDERLERDEN SİNANOĞLU HÜSEYİN EFENDİ
HÜSEYİN DEMİRKALE -(1898-2001)
Hüseyin Demirkale, I. Dünya Savaşı Çanakkale muharebelerine katılmıştır. Sarayköy'de Millî Mücadeleye ilk katılanlardandır. Daha sonra Demirci Mehmed Efe'nin hizmetine girmiş, onun fedailiğini yapmıştır. Mustafa Kemal Paşa tarafından bölgeye gönderilen Refet (Bele) Bey ve Ali Fuat Paşa gibi komutanlara rehberlik yapmış, daha sonra İstiklal harbine katılarak Sakarya ve Büyük Taarruz savaşlarında görev almıştır. Bu savaşlara katılmasından dolayı kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir.
Kaynak : Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
M. K. ATATÜRK'ÜN YAŞAMINDAN GÖRSEL KESİTLER / Gelecek nesillerin Türkiye de Cumhuriyetin ilanı günü, ona en merhametsizce hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yer aldığını görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz! Bilâkis, Türkiye'nin münevver ve cumhuriyetçi çocukları, böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakikî zihniyetlerini tahlil ve tesbitte hiç de tereddüde düşmeyeceklerdir.
Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.
Türklük benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağım oldu. Kendimi hiç bir zaman Osmanlılığın telkin ettiği başka ulusları öven ve Türklüğü aşağı gören eksiklik duygusuna kaptırmadım(1931).
Benim naçiz vücudum birgün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşıyacaktır. Ve Türk milleti emniyet ve saadetinin kefili olan prensiplerle medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeğe devam edecektir.
Milli Mücadelenin Sarayköylü Önderlerinden MÜFTÜ AHMET ŞÜKRÜ EFENDİ/(AHMET ŞÜKRÜ YAVUZYILMAZ - 1865-1935):
Sarayköy İlçesi eşraflarından Hacı Salih Efendinin oğludur. Medrese tahsili gören Ahmet Şükrü Efendi Arapça bilir ve 7 çocukludur. Sarayköy Belediye Başkanlığı ve Müftülüğü görevlerinde bulunmuştur.
1905-1907 yılları arasında bir dönem Sarayköy Belediye Başkanlığı görevinde bulunan Ahmet Şükrü Efendi , TBMM vatanın kaderini eline alınca, Mustafa Kemal Paşa’nın ısrarı ile Aydın’dan 23.04.1920-18.08.1923 yıllarında ilk mecliste Milletvekili seçildi ve bu görevinden 22.11.1920 tarihinde istifaen ayrıldı. Daha sonra Sarayköy Müftüsü olarak döndü.
Sarayköy Müftüsü Ahmet Şükrü Efendi 14.11.1935 yılında vefat etmiştir. Kabri Sarayköy Mezarlığı’ndadır.
VATANI VE ATAYI SAVUNMAK: Uğrunda ölünen topraksa Vatan, Vatan Çanakkaleyse, Sakaryaysa, Edirneyse, Karssa, Vatan. Vatan Sarayköyse, Çalsa, Tüm Anadoluysa Vatan.
Ve tehlikedeyse eğer Vatan, Vatanı savunacaksın.
Müftü Ahmet Şükrü, Müftü Ahmet İzzet, Tokatlı Emin Aslansa Atan, Doktor Salih Tevfik, Yüzbaşı Tevfik Bey,
Tahsildar Yusuf Efendiyse Atan, Vatan savunması yapan
İsimsiz kahramanlarsa Atan, Atanı savunacaksın.
ULUSAL EGEMENLİK!...(Milli Hakimiyet): Ulusun egemenliği, Yani seninde onurun gururun olan. Sahiplenebildiğince senin, Koruyabildiğince de süren. İçtiğin su, sofrandaki ekmek kadar kutsal, Soluduğun hava kadar gerekli olan, Ulusal Egemenlik, Yani halkın egemenliği. Kaybetmeye gör, Ya horlanıp, aşağılanacaksın hep, Ya sürünüp, yok olacaksın, Ya da kazanmaya çalışacaksın yeniden. Bende varım diyebiliyorsan Onurunla, gururunla. Hem özgür olacak, Hem de özgür kalacaksın yeniden. Küresel Egemen insan hakları diyor, Evrensel hukukta diğer söylemi. Görünürde ise, ne hak var, ne de hukuk. Varsa yoksa Küresel Egemenin çıkarı. Bende varım diyorsan,
Diyebiliyorsan eğer, Karşı duracaksın, sömürüye, baskıya, zulme, İşte o zaman özgürsün, hem de egemen.
Bu video geçmişten günümüze uzanan bir köprüdür. Görseller; yöreye ilişkin nostaljik kent belleği özelliği taşımaktadır. Sevgili Sarayköy'lü dostlar, sevgili Sarayköy dostları, Bu videoyla Ata toprağım güzel yurt köşesinin bir dönemine ait görselleri sizlerle paylaşmak, yörenin görsel kent belleğine not düşmek, anılarımızı tazelemek, unutulmasını önlemek, anımsanmasına katkı sunmak istedim. Bu videoyu oluşturan 70-80 yıllık bir zaman kesitini ait görselleri, unutulmaya yüz tutmuş yöre türküleri eşliğinde izleyeceksiniz. Hiç şüphemiz yok ki bu görseller, sizleri, zaman zaman hüzünlendirecek, zaman zamanda sevindirecektir. Kaybolan ya da kaybolmaya yüz tutmuş görsel ve işitsel değerlerimizi unutturmamak, anımsanmasına katkı sağlamak adına, sizleri zaman tünelinde bir görsel tura davet ediyoruz. Keyfiyet sizlerin. Yanıtınız evet ise; haydi iyi seyirler, dost kalın, dostlukla kalın.
SARAYKÖYLÜ KUVVAYI MİLLİYECİLERDEN KATİPZADE TAHSİLDAR YUSUF EFENDİ / Kırmızı kurdeleli İstiklal Madalyalı
Onlar, Anadolu'daki uyanışın, şahlanışın öncüleri idiler. Anadolu'daki Kuvvayı Milliye hareketinin öncülleri idiler. Aziz Türk Gençliği,tekrar ediyorum seni bu pürüzsüz Yurtta bu günkü şanlı varlığa ulaştıran büyüklerinin bu güzel durumu elde edinceyekadar bu alanda gösterdiği
celadet ve kahramanlıklar görülüyorki maddi ölçülere sığmayacak kadar geniş ve büyüktür.Bu ihtişamlı varlığı meçhul şehitleri ve gazileri önünde saygı ile eğilelim.
Milletimizin o kara günlerinde kendilerine önderlik eden değerli büyüklerimize bin minnet bin şükran,Türk genci, unutma ki, Atatürk ve İnönü Yurdu ve Cumhuriyeti sana emanet etti.Bu Yüce emaneti omuzlarında daima kıvanç
ile taşı, yükselt ve ecdadına layık olmağa çalış ve onunla ve ona müntesip olmakla da iftihar et. “Ne mutlu Türk'üm diyene".Dünyalar durdukça var olsun Yüce Milletimiz...
Sarayköy Heyeti Milliye
Başkanı Ve Aydın Cenup Cephesi Müdafaa-i
Hukuk ve Reddi İlhak Heyeti Merkeziyesi
Üyelerinden Emin Aslan TOKAT
ATAMIZIN ebedi istirahatgahı anıtkabir'den görsel bir şölen izlemeye varmısınız? Yanıtınız evet ise, haydi iyi izlemeler.
“Benim naçiz vücudum birgün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşıyacaktır. Ve Türk milleti emniyet ve saadetinin kefili olan prensiplerle medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeğe devam edecektir.” M.K. ATATÜRK
İzmir'in kurtuluş günlerinde ATATÜRK'ün ikamet ettiği Alsancak Kordondaki tarihi ev bugün ATATÜRK Müzesi olarak kullanılmaktadır. ATAMIZA ait o günlere canlandıran eşyalarla da donatılmış bu güzel mekan gerçekten görülmeye değer bir yerdir. Günümüzde daha da geliştirilip, fotoğraflar ve video sunularıyla desteklenip, bizleri o günlerin gizemli havasına taşımaktadır. Kendini kültürel ve tarihi olarak bu Ülkenin insanı kabul eden herkesin mutlaka görmesi gereken önemli bir mekan. Haydi iyi izlemeler......
ULUSAL EGEMENLİK!...
Ulus'un egemenliği, yani seninde onurun gururun olan. Sahiplenebildiğince senin, koruyabildiğince de süren.
İçtiğin su, sofrandaki ekmek kadar kutsal, soluduğun hava kadar gerekli olan, Ulusal Egemenlik, yani halkın egemenliği.
İstiklal Marşı ve Atatürk Cumhuriyeti
Türküz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri,
Çıktık açık alınla 10 yılda her savaştan,
10 yıl'da 15 milyon genç yarattık her yaştan.
Mustafa Kemal ATATÜRK'TEN özlü sözler:
“Benim hayatta yegane fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir.” M.K.ATATÜRK
* * * * * * * * * * * * * * * * *
“Geraktiğinde Vatanı için bir tek fert gibiyekpare azim ve karar ile çalışmasını bilen bir millet elbette büyük bir geleceğe layık ve aday olan bir millettir.” M.K.ATATÜRK
* * * * * * * * * * * * * * * * *
“Milli Mücadelelere şahsi hırs değil, milli deal, milli onur sebep olmuştur.” M.K.ATATÜRK
* * * * * * * * * * * * * * * * *
“Bu Millet dava uğruna kılı kıpırdamadan canını vermeye razı olmasaydı ben hiç bir şey yapamazdım.” M.K.ATATÜRK
* * * * * * ** * * * * * * * *
“Ben icap ettiği zaman en büyük hediye olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim.” M.K.ATATÜRK
* * * * * * * * * * * * * * * * *
“Biz cahil dediğimiz zaman, mektep okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.” M.K.ATATÜRK
Sarayköy türküleri ve Sarayköy Zeybeği’nin yer aldığı koreografilerle jüri karşısında çıkan Sarayköyspor Kulübü Halk Oyunları Topluluğu 4 kategoride birincilik alarak ilçeye döndü. Sarayköy’ün efeleri ve yarenleriyle gurur duyduğunu belirten Sarayköy Belediye Başkanı Ahmet Necati Özbaş, “Halk oyunu deyince akla Sarayköy geliyordu, bundan sonra Sarayköy Zeybeği de akıllara gelecek” dedi.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucu önderi sevgili ATATÜRK'ÜMÜZE ait çok değerli söylemler ve yaşam felsefesini yansıtan bazı özlü sözler:
Söz konusu vatan'sa gerisi teferruattır....
Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.
Biz uygarlıktan, ilim ve fenden kuvvet alıyoruz ve ona göre yürüyoruz(1925)
Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir(1924)
Hiç bir zafer amaç değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük bir amacı elde etmek için belli başlı bir vasıtadır(1921)
M. K. ATATÜRK'ten özlü bir söylem: Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşıyacaktır. Ve Türk milleti emniyet ve saadetinin kefili olan prensiplerle medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeğe devam edecektir.
M. K. ATATÜRK'ten özlü bir söz: Türklük benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağım oldu. Kendimi hiç bir zaman Osmanlılığın telkin ettiği başka ulusları öven ve Türklüğü aşağı gören eksiklik duygusuna kaptırmadım(1931).
19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktım...../ M. K. ATATÜRK / Gelecek nesillerin Türkiye de Cumhuriyetin ilanı günü, ona en merhametsizce hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yer aldığını görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz! Bilâkis, Türkiye'nin münevver ve cumhuriyetçi çocukları, böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakikî zihniyetlerini tahlil ve tesbitte hiç de tereddüde düşmeyeceklerdir.
Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.
Kuvayı
Milliye işte böyle kuruldu..."Rezil bir biçimde
yaşamaktansa..."
Cumhuriyet
gazetesi imtiyaz sahibi yazar Alev Coşkun’un kaleme aldığı
“Kuvayı Milliye’nin Kuruluşu” Kırmızı Kedi Yayınevi’nden
çıktı. Gazeteci/yazar
Alev Coşkun, 15 Mayıs 1919’dan sonra yaşanan en uzun 15 günü
ve Kuvayı Milliye ruhunun oluşumunu anlattı. Kitapta, Yunan
birliklerinin İzmir’de Kordonboyu’na çıktıktan sonra yaşanan
yoğun sürecin kısa tarihine değinildi. Kuvayı Milliye’nin
sancılı doğum günleri gün gün okuyucuya aktarıldı. Alev
Coşkun, “İlkkurşun Tepesi”nde Kuvayı Milliye’nin Yunan
askerleri ile ilk kez nasıl göğüs göğüse çatıştığının
hikayesine de yer verdi. Yazar, 15 Mayıs 1919’da Ödemiş’te
Kuvayı Milliye ruhunun oluşumunu, gizli cemiyetin toplantısında
Kur’an üzerine yemin edilişi “İlk Kuvayı Milliye Örgütünün
Kuruluşu ve Ödemiş Direnişi”başlıklı bölümde anlattı. Bu
bölümde, Ödemiş halkının, İzmir’in işgali haberini aldıktan
sonraki tepkilerini, subayların yaptığı gizli toplantıyı ve
ilçenin yönetimine el koyulması fikrinin oluşumuna değinildi. İzmir’in
işgalini bildiren telgrafın nasıl acı bir feryat olduğu ise
şöyle anlatıldı: “15
Mayıs 1919 sabahı güneş doğarken, Ödemiş Jandarma Komutanı
Yüzbaşı Tahir (Özerk) Bey’in evinin kapısı acı acı çalındı.
Bundan sonrasını Yüzbaşı Tahir Bey’in hatıralarından
izleyelim: Kapıya
çıktım, Teğmen Naci’yi pek heyecanlı ve sinirli vaziyette
karşımda görünce, ‘Ne var, ne oldu’ diye sordum. Titreyen
elleriyle bana bir telgraf uzatırken ‘İzmir’i Yunanlar işgal
etmiş kumandan bey’ dedi. Asabıma bir yıldırım tesiri yapan bu
haber üzerine, telgrafı okumasını istedim. Okudu. Bu İzmir’in
feci işgalini bildiren ve Vasıf Bey’in (Vasıf Çınar) imzasını
taşıyan acı bir feryat idi. “REZİL
BİR BİÇİMDE YAŞAMAKTANSA MİLLİ BİR ÖRGÜT KURULMASINI
ÖNERDİ” Yüzbaşı
Tahir evine gelen Teğmen Naci Bey’e ‘eşraftan Hacı Mümtaz
Efendi ile onun uygun göreceği kişileri daireme getir, ben de
hemen geliyorum’ dedi. Hacı Mümtaz ve üç arkadaşı sabahın
erken saatlerinde Yüzbaşı Tahir Bey’in makamına geldi. Yüzbaşı
Tahir, telgrafı gelenlere de okudu. Rezil bir biçimde yaşamaktansa
milli bir örgüt kurulmasını önerdi. Gelenlerin hepsinin renkleri
atmıştı. ‘Böyle vaziyetleri görmektense dövüşe dövüşe
ölmeye hazırız; bütün Ödemiş halkının da aynı fikirde
olduğunu temin ederiz,’ dediler. İlk
iş olarak, heyetten iki kişinin Hükümet Konağı’ndaki maliye
kasasına el koyarak güvence altına almasını kararlaştırdılar.
Yüzbaşı Tahir, Hacı Mümtaz ve arkadaşlarının yanına bir
teğmen vererek acele kaymakama gitmelerini istedi. İzmir’in işgal
haberini duyan kimi yedek subaylar, Yüzbaşı Tahir Bey’in
makamına gelmişlerdi. Görev istiyorlardı. Hacı
Mümtaz Efendi başkanlığında Ödemiş Hükümet Konağı’na
gidenleri karşılayan Kaymakam, bu heyete kasayı mühürletmediği
gibi, bir milli direniş örgütü kurulmasının zararlı ve olumsuz
yönlerini de uzun uzun anlattı. Kaymakam heyecanları yatıştırmak
istiyordu. Bu sırada, Tire’nin Kahrat köyünde oturan ve ünlü
Çakıcı Efe’nin eski kızanlarından (savaş arkadaşı) Gökçen
Efe, Yüzbaşı Tahir Bey’in yanına geldi, herhangi bir harekette
emre hazır olacağını söyledi. Daha sonra, Jandarma Komutanı
Yüzbaşı Tahir Bey belki inandırabilirim, sertliğini
yumuşatabilirim düşüncesiyle Kaymakam’a gitti. Kaymakam,
odasında yoktu; telgrafhanede İzmir Valisi ile konuşmaya
çalışıyordu. Kaymakam, Yüz başı Tahir Bey’e silahları halka
dağıtmayacağını, ‘Vali İzzet Bey’in emir ve talimatını
almadan hiçbir şey yapmayacağını ve yaptırmayacağını’
söyledi.” “TOPLANTIYA
KATILANLAR KURAN ÜZERİNE YEMİN ETTİLER” “İzmir’in
işgal günü, Kaymakamın bu olumsuz tutumu Ödemiş’teki
yurtseverleri üzmüştü. Kulaktan kulağa bildirimle akşam
Jandarma Komutanı Yüzbaşı Tahir Bey’in odasında gizli bir
toplantı yapıldı. Bu toplantıya katılanlar Kuran üzerine yemin
ettiler ve bazı kararlar aldılar. Toplantıya
katılanlar şunlardır:
Jandarma
Komutanı Yüzbaşı Tahir Bey (Özerk),
Avukat
Refik Şevket (İnce) (İlk Meclis’te Sarıhan Milletvekili,
Adalet Bakanı),
Dr.
Mustafa Şevket (Bengisu) (Sonradan Ödemiş Belediye Başkanı,
Milletvekili),
Eczacı
Tevfik (Kocaman) Bey,
Eşraftan
Hacı Mümtaz, damadı Kazım,
Yüzbaşı
Hüsamettin,
Jandarma
Üsteğmeni Ahmet Rıfat (Kemerdereli),
Manifaturacı
Kulalı Softaoğlu İbrahim,
Hakkı
Paşaoğlu Fahri,
Adagideli
(Ovakent) Hanaylıoğlu Mehmet Emin,
Belediye
Başkanı Ali Bey,
Müderris
Hacı Mustafa.
Bu
gizli komite ilk toplantısında ilçenin yönetimine doğrudan
doğruya el koymak yönünde aşağıdaki kararları aldı:
Para
bulunan her devlet kurumuna el konulacak ve kasaları
mühürlenecektir,
İlçede
bulunan yedek subaylar derhal silah altına çağırılacaktır,
Depolardaki
silahlar, gerektiğinde halka dağıtılmak amacıyla güvence
altına alınacaktır,
Dağlarda
dolaşan zeybeklere haber gönderilerek, Yunan’la savaşma
zamanının geldiği bildirilecektir,
"Ya istiklal, ya ölüm." "Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz." "Tarih, bir milletin kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkar etmez." "Ulusal egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, mahvolur."
Doktor, Ziraat Yüksek Mühendisi. Kırklareli ve Çanakkale Topraksu Ekip Başmühendislikleri, Kırklareli ve İzmir-Menemen Bölge Topraksu Araştırma Enstitüleri ve İzmir Menemen Tarımsal Hidroloji ve Eğitim Merkezinde, Toprak ve Su Kaynaklarına yönelik olarak yürüttüğü çalışmalar sonrası Mayıs 2003 de emekli oldu.
Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Aşağıdaki özdeyişleri yaşam felsefesinin özünü oluşturur: “ Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır !”
“ Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır…
Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur...
Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır.
Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar. “
"Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir"
M. K. ATATÜRK"