27 Haziran 2014 Cuma

MİLLÎ MÜCADELE RUHU VE SARAYKÖY / Araştırmacı-Yazar Hasan KALLİMCİ

10. Sarayköy Tarım 
ve Kültür Festivali 

“Millî Mücadele” Konulu Panelde Araştırmacı Yazar Hasan KALLİM'ci tarafından sunulan bildiri. 
(21 Haziran 2014)

MİLLÎ MÜCADELE RUHU VE SARAYKÖY / Araştırmacı-Yazar Hasan KALLİMCİ

Eğitim öğretim, yakın çevreden yani yerelden başlar, ulusala ulaşır ve oradan da evrensele taşınır; her üç sahada da kesintisiz olarak devam eder. 10. Tarım ve Kültür Festivali çerçevesinde tertiplenen “Millî Mücadele” konulu bu panel de tarihî açıdan Sarayköy ve çevresinde yaşananların tespitinin yapılması, bilginin paylaşılması ve değerlendirilmesi açısından yerel eğitimdir, bir yaygın eğitimdir. Bu açıdan bakarak, bu sempozyumu tertipleyenlere teşekkür ediyor; Sarayköy ile ilgili her konuda bilimsel toplantıların belirli aralıklarla yapılmasını temenni ediyor ve sizleri saygıyla selamlıyorum.

Panel yöneticisi Doç. Dr. Tahir KODAL ve Doç. Dr. Veysi AKIN ile birlikte 

Önceki konuşmacımız Doç. Dr. Veysi AKIN Bey, Millî Mücadele’nin ilçemizdeki cereyanını ayrıntısıyla anlattı. Ben de o günkü şartlarda insanımızın taşıdığı Millî Mücadele ruhu ve inancı üzerinde birkaç söz edecek; dikkatlerinizi bazı hususlar üzerine çekmeye çalışacağım.
Yunan’ın İzmir’i işgal ettiği gün Denizli’de Müftü Ahmet Hulûsi Efendi; dokuz gün sonra da Sarayköy’de Müftü Ahmet Şükrü Efendi Yunan ordusuna karşı durulması konusunda fetva vermiş, çağrı yapmıştır. O günlerde; padişah aynı zamanda halifedir ayrıca padişahın fetva aldığı bir makam olarak Şeyhülislam vardır. Yunan ordusuna karşı cephe oluşturma kararı, halifelik gibi bir makamı da uhdesinde bulunduran padişaha ve şeyhülislama rağmen il ve ilçe müftülerimiz tarafından alınmıştır. Ahmet Hulûsi Efendi, Denizli’nin Bayramyeri meydanında, “Silahınız yoksa üç taş alarak düşmana atınız!” dediği gün, Atatürk Samsun’a çıkmamıştı. Sarayköy Müftüsü Ahmet Şükrü Efendi “silah başına” çağrısı yaptığında da Atatürk, Anadolu’ya ayak bastığının henüz beşinci gününde ve Samsun’da idi.
Tüm yurtta; kötümser bir belirsizlik, çeşitli cephelerde kırılmış ve tükenmiş ve kırılmaya devam eden bir millet, umutsuzluk ve yoksulluk kelimesinin bile tam ifade edemeyeceği bir fukaralık vardı. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, halifeye ve şeyhülislama rağmen, “Yunan’a karşı koymayın!” diye padişah tarafından gönderilen ikna heyetlerine rağmen vatan topraklarının kurtarılması için halkın önüne çıkmış, canlarını ortaya koymuşlardır. Ahmet Şükrü Efendi ve diğer önderler, Sarayköy halkı; işgal orduları vatan topraklarından atılıncaya kadar da Atatürk’ün, ordumuzun, Mehmetçiğin arkasında durmuşlardır. “Vatan sevgisi imandandır” inancındaki halkımız, “Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır” anlayışını benimseyen halkımız, hürriyetin değerini bilen halkımız Sarayköy’de cepheyi kurarak Yunan ilerleyişinin hızını kesmiş, zaman zaman onu geriletmiş, hırpalamış, İstiklâl Savaşı’nın kazanılması için zaman ve ortam hazırlamıştır. Buraya kadar anlattıklarım, Millî Mücadele Ruhu’nun ne olduğunu ifadeye yetmiştir umarım.

Sarayköy’deki Millî Mücadele’nin Önderi Müftü Ahmet Şükrü Yavuzyılmaz Efendi


Benden önce dinlediğiniz konuşmacıdan, istasyon binasının o günlerde bir süre karargâh olarak kullanıldığını öğrendiniz. İstasyon caddesinde ikna heyetinin ters yüz edildiği bilgisini aldınız. Belediye önündeki meydanda istiklâl kıvılcımlarından birinin çaktığını, Karataş tren yolu köprüsününde çetin çarpışmaların yaşandığını, Aşağı Mahalle’deki polis karakolunun bulunduğu mevkide, Nazilli’de Yunan’a ilk tokadı vuracak Sarayköy Birliğinin uğurlanıp, gazilerin karşılandığını da öğrenip gururlandınız. Artık, sizlerin gözünde; istasyon binası kuru bir bina, belediye önündeki meydan öylesine bir meydan, İstasyon Caddesi öylesine bir cadde, Karataş Köprüsü sıradan bir köprü, Aşağı Mahalle’deki o mevki öylesine bir yer olmayacaktır bundan böyle. Oraları gördükçe, kahraman Sarayköylüleri ve onların yiğit önderlerini hatırlayacaksınız; verilen mücadelelerdeki fedakârlıkları tefekkür ederken Millî Mücadele ruhunu tüm benliğinizde hissedeceksiniz.


Sarayköy’de verilen Millî Mücadele’nin Sarayköylü önderlerini bir kere daha isim isim analım: Müftümüz Ahmet Şükrü (Yavuzyılmaz) Efendi... Emin Aslan (Tokat) Bey, Ömer Lütfi Tokat Bey, Mehmet İhsan (Tokat) Bey, Şeyh Tahir (Gürler) Efendi, Tahsildar Yusuf Efendi, Gazi Hüseyin Demirkale, Duacılı’dan Molla Bekir Efe, Münir Efendi, Kapanizade Rıza Bey oğlu Hulûsi Bey, Kapanizade Rıza Bey Oğlu Mehmet Rıfat Bey, Salih Oğlu Hilmi (Karaca) Bey, Hacı Salihzade Halil (Yavuzyılmaz) Bey, Hacı Halilzade Müderris İsmail (Yavuzyılmaz) Efendi, adlarını tarihe yazdıran kahraman kadınlarımız Adöv Ayşe ve (Kara Fatma) Fatma KARADENİZ... Ve adlarını bildiğimiz veya unuttuğumuz nice şehit gazi Sarayköylüler... Bu güzel insanların yokluklar içinde verdikleri silahlı mücadele neticesinde; Türkiye Cumhuriyeti’nde, vatan topraklarında, Sarayköy’ümüzde, Ay Yıldızlı Al Bayrağın gölgesinde hür yaşıyoruz.

Sarayköy’deki efe heykeli


İşgal ordularına karşı silahla yapılan ve Cumhuriyetimizin kurulmasının önünü açan Millî Mücadele, 1922 yılında tamamlanmıştır. Peki bitmiş midir? Orada kalmalı mıdır? Millî Mücadele’nin kültürel ve ekonomik alanlarda da yapılması gerekmiyor mu? Silahla verilen Millî Mücadele, kültürel ve ekonomik anlamda da verilmedikçe bu topraklarda, cennet vatanımızda huzur içinde yaşamamız mümkün değildir. Bu konunun teferruatına girmeyeceğim. Bir ekonomist olmadığım için o konuda haddimi aşmayacağım. Konularının uzmanı olanlar, Sarayköy’ün ziraat, ticaret ve sanayi alanlarında gelişmesini; insanımızın cebine daha çok para girmesini sağlamak için üzerlerine düşenleri yapacaklardır, yapmalıdırlar da... Ben tarihî ve kültürel konularda Sarayköy’de, Millî Mücadele’nin devam ettirilmesi; Millî Mücadele ruhunun yaşatılması açısından nelerin yapılması gerektiği üzerinde duracağım. İşte tekliflerim:

Sarayköy’de yıllar önce 
bir bayram kutlaması


Millî Mücadele’de Sarayköylü önderlerden başta Müftü Ahmet Şükrü Efendi olmak üzere bazılarının büstleri, Atatürk Parkı’na dikilmelidir. Büstü dikilmeyenlerin adları bir abidede “Millî Mücadele’nin Önderleri” olarak; ayrıca çeşitli cephelerde savaşan Sarayköylü şehitlerin adları yine Atatürk Parkına yerleştirilecek bir başka abidede yer almalıdır.
24 Mayıs’ın ilk kutlandığı 1961 yılında basılan (24 Mayıs 1919) adlı kitap ile Sarayköy’de verilen Millî Mücadele’yi anlatan, Edebiyat Öğretmeni Himmet Fenli’nin yazdığı tiyatro eseri birleştirilerek kitaplaştırılmalı; bu tiyatro eseri okullarımızda sahnelenmelidir.
Millî Mücadele’de yer alan Sarayköylü önderlerimizin akrabalarında, bu büyüklerimizle ilgili hatıra, evrak, eşya, belge ne varsa ortaya konulmalı; bir kitap hazırlanmalıdır. Bu alanda yapılacak çalışmada; Millî Mücadele önderlerimizin torunlarına sorumluluk öncelikle düşmektedir.
Millî Mücadele’de yer almış önderlerimizin mezarları elden geçirilmeli; her bir mezara yazılacak kitabede kahramanlıkları ifade edilmelidir.
Millî Mücadele’de yer alan Sarayköylü önderlerin adları parklara, sokak ve caddelere verilmeli; adları verilen o büyüklerimizle ilgili bilgilerin yer alacağı kitabeler, o sokak ve caddelerin girişlerine, parklara yerleştirilmelidir.
Düzenlemesi yapılarak Belediyemize bağışlanmış olan, Millî Mücadele günlerinin hatırası Sarayköy Zeybeği, cd’lerle çoğaltılarak lise öğrencilerimize ve halkımıza dağıtılmalı; Belediye hoparlöründen zaman zaman hakımıza dinletilmeli; oyununun figürlerini bilenler varsa figürlerin tespiti yapılmalı; açılacak kurslarda insanımızın öğrenmesi sağlanmalıdır.
Sarayköy’de, ayakta kalmış, yapı itibariyle korunması gereken bir Sarayköy Evi, yarınlara miras kalması için restore edilerek müze hâline getirilmeli; Millî Mücadele’de Sarayköy ile ilgili bilgi, belge, eşya, kitap ne varsa burada sergilenmelidir. Bu ev, Sarayköy kültürü ile ilgili üstlük peştemaldan tutun, eski Sarayköy fotoğraflarının da sergilendiği yer de olmalıdır.
Merhum Yakup Helvacılar’ın Sarayköy Sesi gazetesinde tefrika ettiği “Sarayköy Tarihi” gözden geçirilerek kitaplaştırılmalıdır.
Sarayköy Tarihi, PAÜ tarihçilerine yazdırılmalıdır.
24 Mayıslarda, lise, ortaokul seviyelerinde; Sarayköy ile ilgili bir konu tespit edilerek (kompozisyon, şiir, hikâye) yazma yarışmaları tertip edilmeli; insanımız okumaya-araştırmaya-yazmaya teşvik edilmelidir.


Bunların yanısıra, Sarayköy sevgisini verecek, insanımızın ilçemizi tanımasını ve benimsemesini sağlayacak diğer adımların da atılması gerekir diye düşünüyor; bu alandaki düşücelerimi teklifler şeklinde sıralıyorum:
Belediyemiz ve Kaymakamlık PAÜ ile ortaklaşa bir Sarayköy Sempozyumu tertiplemelidir. Sempozyumu yapılmayan birkaç ilçeden biridir Sarayköy. Çal, Çivril, Babadağ, Acıpayam, Çardak, Kale ve Buldan sempozyumları yapılmış; Çardak hariç diğer sempozyumlarda sunulan bildiriler kitaplarda toplanmıştır.
Tekke Mahallesinde bulunan, bölgemize yerleşen ilk Türklerden Ahmet Yesevi-Hacı Bektaş veli çizgisindeki Sarı Sultan Baba’nın türbesi tamir edilmiştir; ilgililere teşekkür ediyorum. Bu zat hakkında araştırma yaptırılarak gerçek bilgilere ulaşılmalı ve bu bilgiler bir kitabe şeklinde türbenin yanına monte edilmelidir.

24 Mayıs 1962


Sarayköy Türküleri CD’si hazırlatılıp insanımıza dağıtılmalı; Halk Eğitimi Merkezinde ve okullarımızda bu türküler öğretilmeli, Sarayköy türkülerini söyleyen korolar kurulmalıdır.
Sarayköy Belediyesi Tarihi de yazılmalıdır.
Merhum sanatçımız Rüştü Demirci’nin hayatı, akrabaları ile iş birliği yaparak kitaplaştırılmalı; besteleri CD’ye geçirilmelidir.
Sarayköy deve güreşleri, ilçemizin meşhur devecileri ve develeri bir kitapta toplanmalıdır.
Hemşehrilerimiz İsmail Yaşar Çömez ile Hakkı Hakan Tok, Sarayköy ile ilgili bazı konularda yazılar üretmeye başlamışlardır. Atila Girgin, kendine ait sitede Sarayköyle ilgili bilgileri depolamaya başlamıştır. Bu kişiler desteklenmeli, Sarayköy ile ilgili daha pek çok konunun kayda geçirilmesi, kitaplaştırılması sağlanmalıdır.
Büyük Menderes üzerindeki tarihi Demirtaş Köprüsü’nden çoğumuzun haberi olmadı, koruyamadık. Bu köprüden, Kanuni’nin ve Timur’un orduları geçmişti. Ahmetli Köprüsü’nün restoresinin yapılmasını sağlayıp, yanına bir kitabe de dikmeliyiz.
Eski Sarayköy resimleri derlenip her fofoğrafın altına açıklamaları yazılarak bir albüm, bir prestij kitap şeklinde basılmalıdır. Orhan GÜLER gibi bir kıymet bu konuda Sarayköy’ümüzde yaşamakta olup kendisinin desteğini esirgemeyeceğini tahmin ediyorum.

Ressam Orhan Güler’in fırçasından Sarayköy Aşağı Mahalle’den bir görüntü


Doç. Dr. Veysi AKIN hocamın yazdığı ve Eski Belediye Başkanlarımızdan Ahmet ÇELİKAK’ın zamanında yayımlanan “Millî Mücadele’de Sarayköy” adlı eser, şahsımın kaleme aldığı ve önceki Belediye başkanı Orhan KARAKÖSE zamanında kitaplaştırılan “Sarayköy Yazıları” ile Emin ASLAN TOKAT’ın yazdığı “Millî Mücadele’de Sarayköy Hatıralarım” kitaplarının ikinci baskıları da yapılmalıdır.
Sarayköy ile ilgili üretilen kitaplar, CD’ler öncelikle lise öğrencilerimize dağıtılmalıdır.
Tekliflerim sayıca çok ve zahmetli gibi görünse de ben eksiklerinin olduğu düşüncesindeyim. Kaymakamlık, Belediyemiz ve İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünün kuracakları bir komisyon ile bir maddeden başlanmasıyla zaman içinde yol alındığı görülecektir.
Millî Mücadele ruhu kültürel alanda devam ettirilmezse, Sarayköy sadece ikamet edilen bir yer olarak görülecektir. Cadde ve sokakları üzerinde yürünen yollar, iş yerleri rızık ve ihtiyaç temin edilen yerler; araziler de karın doyurmamıza sebep olan alanlar olarak algılanacaktır. Eğer yukarıda sıraladığım teklifler uygulamaya geçirilirse Sarayköy; tarihi, coğrafyası, kültürü ile tanınacak ve bilinecek; sadece bir ikamet yeri olmanın ötesinde “vatan toprağının değerli bir parçası” olarak kabul görülecektir. Bu kabul görmenin neticesi olarak “adam sendeci” anlayışın aksi benimsenecektir... Benimsendiği için de, Sarayköy’ümüz sevilecektir... Korunacaktır... Gelişmesi ve güzelleşmesini arzulanarak bu yolda katkıda bulunulacaktır.
Bu satırların, Sarayköylü bir hemşehrinizin, doğup büyüdüğü ilçesine olan sevgisinden doğduğunun bilinmesi ricası ile tüm hemşehrilerimi sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyorum.

Sarayköy 10. Tarım ve Kültür Festivali





SARAYKÖY 10. KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ ETKİNLİKLER ÖZETİ

Sarayköy 10. Tarım ve Kültür Festivali, Soma’da yaşanan felaket sebebiyle ileri bir tarihe ertelenmişti. Festival, 20-23 Haziran günlerinde gerçekleştirildi. Yetenekli Çiftçi Yarışması, halk oyunları gösterileri, tiyatro oyunları, konserlerin yer aldığı festival programında 21 Haziran Cumartesi günü “Millî Mücadele” konulu bir panel de yapıldı. Belediye düğün salonunda, saat 14.00’de başlayan paneli PAÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tahir KODAL yöentti. İlk konuşmayı Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Veysi AKIN yaptı. Akın, konuşmasında Sarayköy’deki Millî Mücadele’yi tarihçi gözüyle anlattı. Müftü Ahmet Şükrü Efendi’nin hayatı ve onun önderliğinde Sarayköy’de Cephe kurulması için yapılan çalışmaları ifade ettikten sonra Celal Bayar Kütüphanesi’nde bulunan ve Sarayköy’de Millî Mücadele için toplanan bağışların ve harcamaların yer aldığı bir deftere dayanarak bilgiler verdi.
İkinci konuşmayı “Millî Mücadele Ruhu ve Sarayköy” başlığı altında Yazar Hasan KALLİMCİ yaptı. Konuşmasında yerel bilgilenmenin önemi üzerinde durdu. Millî Mücadele önderlerini bugünkü soy adlarıyla hatırlattı. Millî Mücadele’yi başlatanların “Vatan sevgisi imandandır” inancı ve “Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır” anlayışıyla hareket ettiklerini vurguladı. O ruhun yaşatılması için; önderlerin bazılarının Atatürk Parkı’na büstlerinin dikilmesi; önderlerin, şehitlerin, gazilerin adlarının aynı parka adlarının kitabede yazılması; adlarının cadde sokak ve parklara verilmesi; komisyon kurularak Millî Mücadele ve Sarayköyle ilgili kitapların basılması, vd. gibi teklifler sundu. Panel sonunda Belediye Başkanı Ahmet Necati ÖZBAŞ, bir teşekkür konuşması yaparak panelistlere plaket verdi.