11 Aralık 2010 Cumartesi

Milli Mücadelede ADÖV AYŞE ( 1898-1954 ) :

ADÖV AYŞE - 1898-1954

1898'te Sarayköy'de doğdu. Millî Mücadelede yararlılık gösteren Türk kadınından sadece birisidir. Ege bölgesinde Yunan işgalinin yayıldığı bir dönemde, işgale direnmemeyi ve Rumlarla iyi geçinmeyi öğüt vermek üzere Sarayköy'e gelen (Temmuz 1919) İngiliz Nasihat Heyeti'ne sert çıkışı ile ün kazanmıştır. İstasyonda gerçekleşen görüşmeler esnasında kadınlar arasından çıkan Adöv Ayşe heyetin üzerine yürüyerek şunları söylemiştir.

"Efendiler sizde insaf yok mu, nedir bu yaptığınız? Bu ümmet-i Muhammed'e acımıyor musunuz? Bu kudurmuşları bizim üzerimize neden gönderiyorsunuz? Gelecekleri varsa görecekleri vardır ...”

6 Mayıs 1954'te Sarayköy'de vefat etti. Kabri Sarayköy mezarlığında bulunmaktadır.

================

İbrahim Helvacı:
Milli Mücadelede Sarayköy kitabından alarak grubumuzun sayfalarına sevgili Atila Girgin kardeşimizin eklediği yukarıdaki alıntıyı okuduğum ilk anda, Sarayköyümüzün Milli Mücadeledeki kadın kahramanı Adöv Ayşe’nin yakınlarına ulaşılamamış olması kafama takılmıştı. 2008 yılında hayatını kaybettiği 78 yaşına kadar daima Sarayköy’ü anarak yaşayan sevgili dayım Prof. Dr. Ali Rıza Karaca’dan çocukluğumdan beri dinlediğim eski Sarayköy anıları, Sarayköylüler ve onların lakapları arasında “Adövler” çok sık geçerdi. Bu nedenle, dayımın akranı olan Sarayköylü büyüklerimizle konuşarak Adöv Ayşe’nin yakınlarının izini bulabileceğimi düşündüm ve öyle de yaptım. Bu çerçevede Adöv Ayşe ve yakınları hakkında derleyebildiğim bilgiler özetle şöyledir: - Adöv Ayşe, Mehmet İpek’in annesi Zeliha hanım’ın yakın arkadaşı imiş; sık sık görüşürlermiş. - Adöv Ayşe’nin iki evladı olmuş: büyüğünün adı Zekiye, küçüğünün adı Gülsevim. Her iki kızı da, şimdi adı Buharkent olan Burhaniye’den evlenmişler. - Zekiye yaşamdan ayrılmış; Gülsevim ise halen Aydın’da yaşıyor. - Kocası İstikal Harbi sırasında ölen Zekiye’nin bir kızı (Fadime) ve bir oğlu (M.Ali Hancı) var. - Adöv Ayşe’nin torunu ve Zekiye’nin kızı olan Fadime, 1960’larda Sarayköy Belediyesinde Zabıta Amirliği yapan Osman Kars ile evlenmiş.Bugün yaşı 50’nin üstünde olan Sarayköylüler Osman Kars’ı hatırlayacaklardır. Fadime Kars Sarayköy’de vefat etmiş. Osman ve Fadime Kars’ın oğlu Sıtkı Kars halen Denizli’de yaşıyor. Kendisi ile hem yüzyüze hem de telefonla görüştüm; Adöv Ayşe’nin bir fotoğrafının İzmir’deki evinde bulunduğunu söyledi. Sıtkı’nın hayatta olan bir kızkardeşi ise (Kudret Bayar) Alanya’da yaşamakta. - Adöv Ayşe’nin diğer torunu ve Zekiye’nin oğlu olan Mehmet Ali Hancı ise ilkokulu Sarayköy’de Mehmet İpek ve annem Nergiz Helvacı ile ayni sınıfta okumuşlar (1933-1938). M.Ali Hancı, Sarayköylü şöför Mustafa Ali Kırımlı’nın kızı Mediha ile evlenmiş. astsubaylıktan emekli olduktan sonra İzmir’e yerleşmiş ve orada vefat etmiş. M.Ali Hancı’nın oğlu Cemal Hancı ise halen Hollanda’da yaşıyor. Adöv Ayşe’nin torununun torunu ve Cemal Hancı’nın da oğlu olan Gökhan Hancı ise İzmir’de yaşamakta. Sonsuzluğa göç edenlerin ruhları şadolsun, yaşamakta olanlara sağlıklı ve uzun ömürler dilerim. Kaynaklar: 1926 doğumlu Mehmet ve eşi Raziye İpek, Nazmiye Boz (1920 doğumlu), Nergiz Helvacı (1926 doğumlu) ve Sıtkı Kars.

===============

Atila Girgin:
Sevgili Ağabey, Sarayköyün geçmişiyle ilintili yaşam zincirinin eksik halkalarını tamamlamaya yönelik katkılarınıza devam ediyorsunuz. Emeğine ve yüreğinize sağlık, Katkılarınızın devamı dileğiyle esenlikler dilerim.

7 Aralık 2010 Salı

Milli Mücadelede SIĞMALI GALEK FATMA - Fatma Karadeniz

FATMA KARADENİZ 
(SIĞMALI GALEK FATMA) 
1868- 1964:

Sığmalı Galek-Kara Fatma lakabı ile tanınan Fatma Hanım, 13 yaşlarında iken Hacı İsmailoğlu'nun Hac yolculuğu sırasında hizmetinde çalıştırmak için Arabistan'dan getirilmiş ve Sığma kasabasına yerleştirilmişti. Daha sonra kasaba halkından Mehmed Efendi ile evlenen (1877) Fatma Hanım eşinin ölümü ile 1932'de yeniden evlendi. Esmer, 1.70 boylarında güleç yüzlü yerine göre sakin ve öfkeli olabilen bir kişiliğe sahipti. Etrafında cesur bir kadın olarak tanınırdı.

Millî Mücadelede adını 25 Temmuz 1919'da Sarayköy'e gelerek halka nasihat vermek isteyen İngiliz heyetini kasabadan kovan mücahit kadınlar arasına yazdırarak tanındı. Aynı dönemde İstiklal Harbinde birçok örneğine rastladığımız Türk kadındın da olduğu gibi deve sırtında cephe ye erzak ve cephane taşıdı. Kadın başına köyleri dolaşarak halktan topladığı semer, çuval, saman, arpa, nal v.b. malzemeyi cephede savaşan gönüllü ve askerlerimize ulaştırdı.

Savaştan sonra Sığma köyünde bahçecilik, köy düğünlerinde aşçılık ve develeri ile nakliyecilik yaparak hayatını kazanan Fatma Karadeniz, erkeksi tavırları ve sert mizacıyla halkın sevdiği bir kişi oldu. Yöre halkı kendisini "Kara Abla" olarak adlandırdı. 1964'te Sığma köyünde vefat etti.

===============

Mehmet Birol Menteşe:
Sığma lı Galek Fatma nineyi çok iyi tanıma şansım oldu.özgeçmişini okuyunca daha bi duygulandım.garının tülüsü diye güreş devesi vardı yakın uzak demez,güreş nerede olursa güreştirirdi.ölünce kızı Feriş nine devam ettirdi.nurlar içinde yatsınlar.Tüm heyeti milliye ye tanrımdan rahmet diliyorum.Atila bey çok teşekürler.Ne iyi etmişsiniz güncellemekle

===============

Atila Girgin:
Sevgili dost, yaşam paylaştıkça güzel. Sizlerinde emeğine sağlık, bu aktardığınız bilgi, belki ileride birilerinin bu yada benzeri konudaki çalışmalarına çok çok önemli katkı sağlanmasına bir kapı açmış olabilecektir. Esenlik dileklerimle

6 Aralık 2010 Pazartesi

SARAYKÖY EFE HEYKELİ

SARAYKÖY EFE HEYKELİ :

Sarayköy Belediyesince 1958 yılında 24 Mayıs 1919 günü Sarayköy vatansever ve Efelerinin toplanıp, yurttan düşmanı çıkarıncaya kadar canları pahasına çarpışmaya ant içtikleri günün anısına bu heykel yaptırılmıştır.


İbrahim Helvacı: Bildiğim ve hatırladığım kadarıyla, Ege Bölgesindeki İLK efe heykeli.olma özelliğini taşıyan bu heykel 1950’li yılların sonlarında açılmış ve bulunduğu meydana da Sarayköylüler Efe Meydanı adını vermişlerdir. 24 Mayıs kutlamaları da o yıldan itibaren yapılmaya başlanmıştır; ondan önceki yıllarda Sarayköy’de 24 Mayıs kutlaması yapılmıyordu. Bu arada, özellikle bazı genç hemşehrilerimizin hatalı olarak söyleyip yazdıkları bir hususun düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum: 24 Mayıs’ın Sarayköy’ün”kurtuluş” günü değildir, çünkü düşman işgaline uğramamış bir yerin “kurtuluş günü” olamaz. Şöyle ki: 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal eden ve Buldan’a kadar ilerleyen Yunan birlikleri Menderes nehrinin öte tarafında durmuş ve Sarayköy’e girmemiştir.Emin Aslan (Tokat) Bey’in anılarında bu durum açıkça yazılmaktadır. İstiklal Harbimize Uşak Cephesinde asteğmen olarak katılan rahmetli dedem Ahmet Karaca ile diğer aile büyüklerimin çocukluğumda bana anlattıkları da bu yöndedir. Yani, Sarayköyümüz İstiklal Harbi yıllarında Yunan işgaline uğramadığı için işgalden kurtulması da sözkonusu değildir.

Sarayköy Kuvvayı Milliyesi Önderleri

MÜFTÜ AHMET ŞÜKRÜ EFENDİ

(AHMET ŞÜKRÜ YAVUZYILMAZ) 1865-1935):

Sarayköy İlçesi eşraflarından Hacı Salih Efendinin oğludur. Medrese tahsili gören Ahmet Şükrü Efendi Arapça bilir ve 7

çocukludur. Sarayköy Belediye Başkanlığı ve Müftülüğü görevlerinde bulunmuştur.

1905-1907 yılları arasında bir dönem Sarayköy Belediye Başkanlığı görevinde bulunan Ahmet Şükrü Efendi , TBMM vatanın kaderini eline alınca, Mustafa Kemal Paşa’nın ısrarı ile Aydın’dan 23.04.1920-18.08.1923 yıllarında ilk mecliste Milletvekili seçildi ve bu görevinden 22.11.1920 tarihinde istifaen ayrıldı. Daha sonra Sarayköy Müftüsü olarak döndü.

Sarayköy Müftüsü Ahmet Şükrü Efendi 14.11.1935 yılında vefat etmiştir. Kabri Sarayköy Mezarlığı’ndadır.

===============


EMİN ASLAN BEY (EMİN TOKATLI) 1893-1966:

Tokat ilinden gelerek Sarayköy İlçesi’ne yerleşen “Tokatlıoğlu Emin Bey’in” oğlu olarak Sarayköy İlçesi’nde doğdu. İlk tahsilini Sarayköy’de, orta tahsilini İstanbul’da yaptı. “Aslan” adı İstanbul’da Türk Ocağı tarafından takıldı. Fransa’ya Tarım Fakültesine tahsile gönderildi ve Yüksek Ziraat Mühendisi olarak döndü. Tarım ve Mücadele Müdürlüklerinde çalıştı.

İzmir’in 15 Mayıs 1919 tarihinde işgali ile başlayan Milli Mücadeleye katıldı. Sarayköy Müdafaai Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyeti’nin Müftü Ahmet Şükrü Efendi Başkanlığında, kurucu ve yöneticileri arasında yer aldı. Müftü Ahmet Şükrü Efendiden sonra 21 Mart 1920 tarihinde Sarayköy Heyeti Milliyesi Başkanlığı görevine getirildi. Daha sonra Sarayköy delegesi seçildi. Emin Aslan Bey 01.11.1927-05.08.1946 tarihine kadar aralıksız Denizli Milletvekilliği görevinde bulundu. Milletvekilliğinden emekli olmuştur.

Emin aslan Bey; 1966 yılında vefat etmiştir Kabri Sarayköy Mezarlığı’ndadır.

===============

ŞEYH TAHİR EFENDİ (TAHİR GÜRLER) 1859-1934:

1859'da Sarayköy'de doğan Şeyh Tahir Efendi, fazla bir tahsili olmamakla beraber tarikat ehli bir şahıs olarak kültürlü bir insandı. Uzun boylu ve iri yapılıydı. Millî Mücadeleye katılan ilklerdendir. Bir dönem Sarayköy Heyet-i Milliye’ si başkanlığını da yürütmüştür. Yunanlıların İzmir'i işgali ve Aydın'a yaklaşmaları üzerine Sarayköy'de oluşturulan cephenin kurulmasında aktif vazife üstlenmiştir.

Millî Mücadelede ismini daha ziyade Denizli Olayı olarak adlandırılan hadisede kurtarıcı rolü ile tanınmıştır. Denizli'de meydana gelen bir ihtilafı araştırmak için şehre gönderilen Demirci Mehmed Efe'nin kızanlarından Sökeli Ali Efe ve adamlarının burada öldürülmesi üzerine, Demirci Mehmed Efe'nin şehre gelerek 8 Temmuz 1920'de meydana gelen ve eşraftan 68 kişinin katledilmesi ile neticelenen Denizli Olayı'nda şehri yanmaktan kurtarmıştır. 68 kişinin boğazlanarak öldürülmesiyle öfkesi geçmeyen Mehmed Efe kızanlarına petrol dökerek şehri yakma emri vermiştir. Olayı duyan Şeyh Tahir Efendi doğruca Demirci Mehmed Efe'nin yanına gidererek "Seni din namına Allah’ın emrini yerine getirmeye davet ediyorum. Yaptığın Cenab-ı

Hakk'ın rızasına aykırıdır. Fazla oluyorsun" diyerek Efe ve adamlarını sakinleştirmeye çalıştı. Efe çok kızgın olduğu için "Şeyh Efendi, ben yeminimi yerine getirmek isterim. Şehri yakmaya Denizlilileri cezalandırmaya yemin etmiştim" diyerek itiraz etmek istemişse de Tahir efendi "şeriatta zorluk yoktur, her şeyin kolayı bulunur. Denizli'nin Mezarlığı da şehir sayılır. Oranın sakinleri şehirde bulunanlardan çoktur. Burasını ateşlediğiniz takdirde yemininiz yerine getirilmiş olur" karşılığı ile buna da bir çare bulmuştur. Böylece Demirci Mehmed Efe şehir yerine mezarlığı yakmaya rıza göstermiş ve Tahir Efendi'nin gayretleri ile şehir yanmaktan kurtarılmıştır.

Şeyh Tahir Efendi'nin Demirci Mehmed Efe üzerinde eskiye dayanan bir hatırı vardır. Demirci Efe Sarayköy'e geldiği dönemlerde Şeyh Tahir Efendi'nin evinde yatar kalkar ve kendisine hürmet beslerdi. Denizli'yi yanmaktan kurtaran işte bu hürmet duygusudur. Şeyh Tahir Efendi 1934 yılında vefat etmiştir. Kabri Sarayköy Aile Mezarlığındadır.

===============

KAPANİZADE MEHMET RIFAT BEY

( MEHMET RIFAT KAPANCIOĞLU) 1891-1965:

Sarayköy İlçesi eşraflarından Rıza beyin oğlu ve Hulusi Kapancıoğlu’nun kardeşidir.

Kurtuluş savaşında maddi ve manevi olarak yardım ettiği gibi, Sarayköy Heyeti Milliyesi’nin kurucu ve yöneticileri arasında yer almıştır. Denizli Heyeti Milliyesi’nde de Milli Polis hizmetinde görev almıştır. Kapani Zade Rıfat Bey 10.11.1965 yılında vefat etmiştir.

Kapani Zade Rıfat Bey’in evi Sarayköy İlçesi, Bala Mahallesi, Park Caddesi, 13 pafta, 175 ada, 8 parsel üzerindedir. Orta sofalı plan tipi uygulanan konut; zemin kat, üst kat ve cihannüma olmak üzere üç kattan oluşmaktadır. Bahçe içerisinde yer alan yapının zemin katında kesme taş, üst katlarında kerpiç malzeme kullanılmıştır.

Girişi doğu tarafında bulunan konutun her cephesinde sıkça açılan pencerelerle hareketlilik kazandırılmıştır. Odalar sofanın iki tarafına sıralanmış olarak yer almaktadır. Yapının dış cephesindeki pencerelerde Osmanlı Mimari tarzı, iç mekanlarındaki oda kapılarında ise Neoklasik mimari üslup kullanılmıştır.

Kapancıoğlu Evi’nin bugünkü sahipleri; Ali Rıza Kapancıoğlu ve Ömer Tavaslı’dır.

===============

MOLLA BEKİR 1884-1920:

1884'te Duacılı köyünde doğan Molla Bekir, kısa süre medrese tahsili gördüğü için bu lakapla anılan dürüst, cesur ve alçak gönüllü bir insandı. 170 cm boylarında hafif şişmanca ve sakin yaratılışlı bir kimseydi. Sarayköy'ün Millî Mücadeleye katılmasında ilk görev alanlardan biri olup, müdafaa karşıtlarının etkili olduğu bir dönemde Sarayköy' deki silahların önce Babadağ (Kadıköy) daha sonra da Tavas'a gönderilmek istenmesi üzerine, silahları götüren müfrezenin önünü keserek silah ve cephaneye el koymuş ve yanındaki kızanlarına dağıtmıştır. Daha sonra kızanları ile beraber Sarayköy'e gelerek Binbaşı İsmail Hakkı Bey komutasında oluşturulan Sarayköy müfrezesine katıldı. Bu müfreze ile beraber Menderes cephesinin oluşmasında üstün hizmetler verdi. Aynı dönemde Dalama'da bulunan Yörük Ali Efe'ye ilhak ederek hizmetine girdi. Gösterdiği yararlılıktan dolayı Yörük Ali Efe'nin yanında iyi bir mertebe tutan Molla Bekir Efe, onun mutemetliğini yaptı. Sarayköy Heyet-i Milliyesi ile Yörük Ali Efe arasındaki irtibatı o yürüttü. Heyet-i Milliye, halktan topladığı paraları onun vasıtası ile Yörük Ali efe'ye ulaştırıyordu. Yunanlıların Nazilli'yi işgali üzerine bu müfreze ile beraber Nazilli ve Aydın'ın kurtuluşunda yararlılık gösterdi.

Yörük Ali Efe ile Demirci Mehmed Efe arasında rekabet ve husumet bulunduğu bir dönemde Demirci Mehmed Efe'nin Goncalı'daki karargâhına çağrılmış ve burada silahı elinden alınarak, önce Denizli' deki hapishanede tutulmuş daha sonrada buradan alınarak yolda öldürülmüştür. Öldürülüşü hakkında çeşitli hikâyeler bulunmaktadır.

Celal Bayar hatıralarında Duacılı Molla Bekir Efe'nin öldürülüşü hakkında şunları kaydeder: "Bekir Emmiyi cephede tanımıştım. Az medrese tahsili görmüş, okuyup yazması kıt fakat cesur bir köylüydü. Kısa bir zamanda Yörük Ali Efe çetesinde önemli bir mevki almıştı. Maalesef bir süre sonra zeybekler arasındaki rekabet yüzünden öldürülmüştür.” Molla Bekir 25.07.1920 yılında vefat etmiştir. Mezarı Duacılı Köyü’ndedir.

===============

MUĞLALI OSMANOĞLU TEĞMEN MEHMET ZEKAİ :

1922 yılında İstiklal Harbi’nde şehit düşmüştür (1922).

Mezarı Duacılı Köy Camii’nin bahçesindedir. Köy halkının söylediğine göre yakın zamana kadar Muğla’dan bazı akrabalarının ziyaret için geldiklerini fakat son yıllarda ise gelen olmadığını söylemişlerdir.

===============

MÜNİR ALP (1885-1969):

1885'te Sarayköy'de doğan Münir Alp, kasabanın önde gelen ailelerindendir. Denizli'nin tanınmış avukatlarından olan Hulusi Oral'ın kızı ile evlenmiş, 1948-1950 yılları arasında Sarayköy'de Belediye Başkanlığı yapmış ve daha sonra uzun süre Türk Hava Kurumu'nun Sarayköy Şube Başkanlığı görevini yürütmüştür.

17 Mayıs 1919'da kurulan Sarayköy Heyet-i Milliyesi'nde görev alarak bölgenin Millî Mücadeleye katılmasında görev almıştır.

===============

ÖMER LÜTFİ (TOKADİZADE) TOKAT BEY (1891-1922):

Sarayköy eşrafından olup Emin Aslan Tokat Bey'in kardeşidir. I. Dünya Savaşı döneminde Çanakkale Savaşı’na yedek subay olarak katıldı ve muharebeler esnasında İngilizlere esir düştü. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi sonrasında serbest bırakılarak memleketine döndü. Yunan işgali tehlikesi karşısında suskun kalamayarak diğer vatanperverler gibi Millî Mücadeleye katıldı. Sığma köyünde kurulan 100 mevcutlu Müzaheret Bölüğü'ne komutan olarak atandı. Bölüğü ile beraber Dumlupınar muharebelerine katıldı ve yaşanan çarpışmalar esnasında şehit düştü.

===============

HÜSEYİN DEMİRKALE (1898-2001):

Aslen Aydınlı bir aileye mensup olup dedesi bu civarda "Sinanoğlu" diye nam salan bir çete reisidir. Babası Hüseyin Efendi Sarayköy'e yerleşmiştir. Kısa süre okula giden Hüseyin Demirkale, I. Dünya Savaşı Çanakkale muharebelerine katılmıştır. Sarayköy'de Millî Mücadeleye ilk katılanlardandır. Daha sonra Demirci Mehmed Efe'nin hizmetine girmiş, onun fedailiğini yapmıştır. Buldan'da Kuva-yı Milliye karşıtı faaliyetleri yerinde incelemek üzere Demirci Efe tarafından buraya gönderilmiş, bir dönem Mustafa Kemal Paşa tarafından bölgeye gönderilen Refet (Bele) Bey ve Ali Fuat Paşa gibi komutanlara rehberlik yapmış, daha sonra İstiklal harbine katılarak Sakarya ve Büyük Taarruz savaşlarında görev almıştır. Bu savaşlara katılmasından dolayı kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir.

===============

HULUSİ KAPANCIOĞLU (KAPANİZADE HULUSİ BEY) 1891- 1965:

Sarayköy eşrafından Kapancızadelerden Rıza Bey'in oğlu olan Hulusi Bey, uzun boylu, çakır gözlü, halk tarafından sevilen, dürüst bir kişiliğe sahip hayırsever bir insandı. Denizli ve yöresinde Millî Mücadeleye katılan ilk kişilerden olup Denizli Heyet-i Milliyesi içinde yer almış ve cepheye yardım ile görevli bulunan 3 ncü Şubede başkan yardımcılığı görevinde bulunmuştur. Bu görevi sırasında bizzat cephe ye giderek askerlerin sevk ve idareleri ile meşgul olmuştur.

Millî Mücadele'den sonra Sarayköy Belediye Başkanlığı (l922-1924) görevine getirildi. Bir dönem de 1946-1948 yılları arasında Belediye Başkanlığı yapan Hulusi Bey çeşitli dönemlerde de İl Genel Meclisi üyeliğinde bulundu.

===============

H. HİLMİ KARACA 1894-1977:

Sarayköy eşrafından Hacı Geraliler sülalesinden Salih Bey'in oğlu olan Hilmi Bey, İzmir'in işgalini müteakip Sarayköy'de teşekkül eden Heyet-i Milliye'ye ilk gönüllü yazılanlardandır. Daha sonra Denizli Heyeti Milliyesi'nin asker toplama işlerinde 3 ncü Şubede yazıcılık görevinde bulundu. Bu görevde iken askere kayıt işlerinin yanı sıra silahların toplanması, askerlerin cepheye gönderilmesi işleriyle de meşgul oldu.

1944-1946 yılları arasında bir dönem Sarayköy Belediye Başkanlığı görevinde de bulundu. Daha sonra çiftçilikle uğraştı. Halk tarafından sevilen ve sayılan bir kişiydi.

===============

FATMA KARADENİZ (SIĞMALI GALEK FATMA) 1868- 1964:

Sığmalı Galek-Kara Fatma lakabı ile tanınan Fatma Hanım, 13 yaşlarında iken Hacı İsmailoğlu'nun Hac yolculuğu sırasında hizmetinde çalıştırmak için Arabistan'dan getirilmiş ve Sığma kasabasına yerleştirilmişti. Daha sonra kasaba halkından Mehmed Efendi ile evlenen (1877) Fatma Hanım eşinin ölümü ile 1932'de yeniden evlendi. Esmer, 1.70 boylarında güleç yüzlü yerine göre sakin ve öfkeli olabilen bir kişiliğe sahipti. Etrafında cesur bir kadın olarak tanınırdı.

Millî Mücadelede adını 25 Temmuz 1919'da Sarayköy'e gelerek halka nasihat vermek isteyen İngiliz heyetini kasabadan kovan mücahit kadınlar arasına yazdırarak tanındı. Aynı dönemde İstiklal Harbinde birçok örneğine rastladığımız Türk kadındın da olduğu gibi deve sırtında cephe ye erzak ve cephane taşıdı. Kadın başına köyleri dolaşarak halktan topladığı semer, çuval, saman, arpa, nal v.b. malzemeyi cephede savaşan gönüllü ve askerlerimize ulaştırdı.

Savaştan sonra Sığma köyünde bahçecilik, köy düğünlerinde aşçılık ve develeri ile nakliyecilik yaparak hayatını kazanan Fatma Karadeniz, erkeksi tavırları ve sert mizacıyla halkın sevdiği bir kişi oldu. Yöre halkı kendisini "Kara Abla" olarak adlandırdı. 1964'te Sığma köyünde vefat etti.

===============

ADÖV AYŞE (1898-1954):

Rumi 1898'te Sarayköy'de doğdu. Millî Mücadelede yararlılık gösteren Türk kadınından sadece birisidir. Ege bölgesinde Yunan işgalinin yayıldığı bir dönemde, işgale direnmemeyi ve Rumlarla iyi geçinmeyi öğüt vermek üzere Sarayköy'e gelen (Temmuz 1919) İngiliz Nasihat Heyeti'ne sert çıkışı ile ün kazanmıştır. İstasyonda gerçekleşen görüşmeler esnasında kadınlar arasından çıkan Adöv Ayşe heyetin üzerine yürüyerek şunları söylemiştir.

"Efendiler sizde insaf yok mu, nedir bu yaptığınız? Bu ümmet-i Muhammed'e acımıyor musunuz? Bu kudurmuşları bizim üzerimize neden gönderiyorsunuz? Gelecekleri varsa görecekleri vardır ...”

6 Mayıs 1954'te Sarayköy'de vefat etti. Kabri Sarayköy mezarlığında bulunmaktadır.

===============

İBRAHİM ORHAN (BEYLERBEYİ KÖYÜNDEN) 1897-1972:

Beylerbeyi köyünde doğan İbrahim Bey, Müminoğulları sülalesindendir. Herhangi bir tahsili olmayıp okuryazar da değildir. Köyünde kendi halinde çiftçilik yaparken Yunanlıların İzmir'i işgal ettikleri haberi üzerine kasabaya gelerek o günlerde kurulan Sarayköy müfrezesine gönüllü yazılmıştır. Daha sonra Yörük Ali Efe'nin hizmetine girmiş ve üstün hizmetlerinden dolayı efenin baş kızanlarından olmuştur. Ali Efe onun iyi nişancı olduğunu görerek kendisini Yunanlıların geçişlerini engelleyecek köprü, istasyon ve geçitlerin tutulmasıyla görevlendirmiştir.

Bir dönem de köylüsü Ali Özkaya ile beraber Aydın, Umurlu, Köşk, Nazilli ve Buldan yörelerinde halkın içine katılarak istihbarat edinme görevinde bulundular. Bu görevi esnasında bazen çobanlık yaptılar, bazen rençper oldular, topladıkları bilgileri düzenli olarak askeri birliklere ulaştırdılar. Buldan'ın Yunanlılar tarafından işgal edilmesi sonrası uzun süre Buldan dağlarında kalarak gözetleme görevinde bulundu. Savaş sonrası köyüne dönerek çiftçilik yaptı. Halkın sevdiği ve saydığı bir kişilik olarak uzun süre köy ihtiyar heyeti üyeliğine seçildi. Geçirdiği bir rahatsızlık neticesi 21 Mart 1972'de köyünde vefat etti. Mezarı Beylerbeyi köyündedir.

===============

ALİ ÖZKAYA (BEYLERBEYİ KÖYÜNDEN) 1898-1977:

Babası Beylerbeyi Köyünden Çulcular sülalesinden Çolak Halil'dir. Ali Özkaya 1898'de Beylerbeyi'nde doğdu. Köyünde çiftçilik yaparken ülkesinin Yunanlılar tarafından işgal edildiğini duyunca Sarayköy müfrezesine gönüllü olarak yazıldı. Arkadaşı İbrahim Orhan ile beraber Yörük Ali Efe'nin hizmetine girdi. İkisi birlikte bölgede istihbarat vazifesi yaptılar. Topladıkları bilgileri askeri komutanlara ilettiler.

Bir dönem bölgeden ayrılarak Maraş ve Antep savunmalarına katıldı. Bisan ovasında Fransızlarla çarpışırken esir düştü. İngilizlerin elinde bulunan Kıbrıs adasına götürülerek 19 ay kadar esaret hayatı yaşadı. Daha sonra serbest bırakılarak köyüne döndü. Kırmızı şeritli İstiklal Madalyası sahibi olan Ali Bey, hayır ve hasenat sahibi bir kişi olarak hayatını köyünde çiftçilik yaparak tamamladı. Kabri Beylerbeyi Köyü'ndedir.

===============

MEHMED İHSAN TOKAT 1881-1977:

Sarayköy'e Tokat'tan yerleşen Tokatlıoğulları sülalesindendir. Emin Aslan Bey'in ağabeyidir. Yunanlıların İzmir'i işgali haberi üzerine kardeşi ile beraber Millî Mücadeleye katılarak, Sarayköy Heyet-i Milliyesi'nde görev aldı. Heyet-i Milliye'de görevli olduğu esnada aynı zamanda Sarayköy Belediye Başkanlığı görevine getirildi. Bu görevi 1920-1927 yılları arasında başarıyla yaptı.

18 Mayıs 1977'de Sarayköy' de vefat etti kabri şehir mezarlığında bulunmaktadır.

===============

HALİL YAVUZYILMAZ (HACI SALİHZADE HALİL) 1870-1967:

Halil Yavuzyılmaz 1870'de Sarayköy'de doğdu. Babası Hacı Salih Efendi'dir. Millî Mücadelede üstün yararlılıkları görülen Sarayköy Müftüsü Ahmed Şükrü Efendi'nin kardeşidir. İlk ve orta öğrenimini Sarayköy'de tamamladı. Bunun yanı sıra dedesi ve Babası Hacı Salih Efendi' den de dersler alarak dini eğitim gördü. Halk arasında saygın bir kişi olan Halil Bey, ticaret ve tarımla uğraştı. Maddî durumu gayet iyi sayılırdı.

Mütareke döneminde Belediye Reisi (1919-1921) olarak görev yaptı. 22 Mart 1919'da toplanan Büyük İzmir Kongresi'ne Sarayköy delegesi olarak katıldı. İşgal sonrasında Sarayköy Heyet-i Milliyesi kurucu üyeleri arasında yer aldı.

Halk arasında kültürlü bir kişi olarak tanınan Halil Bey, evli ve 6 çocuk babasıydı. 18 Nisan 1967'de Sarayköy' de vefat etti. Kabri Sarayköy mezarlığında bulunmaktadır. Mezar taşında "Deme hayat ne um urum, insan bir mum, İbretle bak mazine, biter er geç her hazine, Eder bizleri ihya, üç ihlâs bir fatiha" ibaresi yazılıdır.

===============

İSMAİL YAVUZYILMAZ (MÜDERRİS HACI HALİLZADE İSMAİL EFENDİ) 1872-1954:

Sarayköy' de doğdu. Babası Hacı Salihler sülalesinden Sarayköy müderrislerinden Halil Efendi'dir. Müftü Ahmed Şükrü Efendi ve Belediye Reisi Halil Beylerin akrabasıdır. İlkokulu Sarayköy'de okudu. Aynı zamanda babasından dini eğitim aldı. Rüştiye tahsilini Denizli'de tamamladı. Kültürlü, sevilen bir kişi olan İsmail Efendi, bir ara Sarayköy'de sorgu hâkimliği görevinde bulundu.

Mütareke döneminde Millî Mücadele'ye katıldı. 22 Mart 1919'da toplanan İzmir Kongresi'ne Sarayköy delegesi olarak katıldı. İzmir'in işgali sonrasında Sarayköy'de oluşturulan Heyet-i Milliye de aktif görev alarak bölge direniş hareketinin kurulmasında rol oynadı. Teşkilatçı bir yapısı olan İsmail Efendi, Mütareke evvelinde de Donanma Cemiyeti'nin Sarayköy şubesi kuruculuğunda bulunmuştu.

Uzun boylu, güler yüzlü, sevilen sayılan bir kişiliğe sahip olan İsmail Efendi Millî Mücadele sonrasında Maliye teşkilatında Varidat (Gelirler) memuru olarak çalıştı. Buradan emekli olduktan sonra bir müddet ziraatla uğraştı. Evli ve 5 çocuk babası olan İsmail Efendi, 10 Ekim 1954'te Sarayköy'de vefat etti. Kabri Sarayköy'de bulunmaktadır.

===============

Kaynak : Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

http://www.pamukkale.gov.tr/tr/

28 Nisan 2010 Çarşamba

SARAYKÖY ZEYBEĞİMİZ İÇİN BİR ŞEYLER YAPMALIYIZ



SARAYKÖY ZEYBEĞİMİZ İÇİN 
BİR ŞEYLER YAPMALIYIZ!...

Atila Girgin:
SARAYKÖY ZEYBEĞİMİZ İÇİN BİR ŞEYLER YAPMALIYIZ!... Denizli yöresi Zeybek Oyunlarınca oldukça zengindir. Özellikle Acıpayam ve Tavas Yöresinde bu kahramanlık ve mertlik simgesi Zeybeklerin oyunları geniş bir kabul görmüş ve halkada malolmuştur. Özel ve Resmi günlerde hep gururla oynanır. Ama güzel Sarayköyümüzün benzeri oyunu az olmasına karşın bizlerinde harika bir Sarayköy Zeybeğimiz var. Var olmasına varda Sevgili Sarayköylüler, Sarayköyümüz güzel insanı niye kendi zeybeğine sahip çıkıp, onu kitleselleştiremiyor. Çok üzücü bir durum. Sarayköy çevresinde bu oyunun müzüği ve oyunu icra edecek müzik ve folklordan anlayan birileri mutlaka olmalı ve yeni kuşaklarada öğretilebilir şekilde düzenlenerek halka aktarılmalı ve yöredeki özel ve resmi günlerde bu oyun mutlaka icra edilebilmelidir. Yoksa giderek unutuluyor, ve böyle güzel değerlerimizide tanıyamaz hale geliyoruz diye düşünüyorum. Bu konuda yöresel folklor derneğimi kurulur, okullardamı icra edilebilir, Belediye yada Halk eğitim müdürlüğünün desteğimi alınabir, ayrıntılar konusunu bilemiyorum ama mutlaka bu konuda birilerinin bir şeyleri yapması gerektiğine inananlardanım. Ben bu konuda bir tartışma başlığı altında konuyu guruba aktarmak istiyorum. Burada görüşlerinizi, katkı ve önerilerinizi aktarırsanız sevinirim. İletiniz ve paylaşımınız için şimdiden teşekkürler. Esenlik dileklerimle.

====================

Muhammet Baba:
süper bi konuya parmak basmışsınız tavaslılar kadar olamadık... adamlar sahip çıkıyo oyununa. bunun öğretilebileceği en güzel yer bence halk eğitim merkezi. ve yetkililerin bununla alakalı çalışmalara başlaması gerekiyo en kısa zamanda. bu konuyu gündeme getirdiğin için de çok teşekkürler işte sarayköyün böyle duyarlı kişilere ihtiyacı var

==================== 

İBRAHİM HELVACI: 
Atila kardeşimin tespit ve önerilerine teşekkür ederek aynen katılıyorum. Bence bu konuda Sarayköy Belediyesi öncü olmalıdır; doğal olanı da budur. Önümüzdeki 24 Mayıs Şenliklerinde mutlaka folklor gösterileri olacaktır. O tarihe kadar kadar ekipler Sarayköy Zeybeğine çalışıp oyunu yetiştirebilirler. Bu konuda Sarayköyde bulunan Emin ve Orhan, Belediye Başkanımıza bunu önermeliler ve gerekiyorsa baskı da yapmalıdırlar. Biliyorsunuz, müzik biraz da kulak alışkanlığıdır. Bunu sağlamak için yaklaşık bir ay sonra yapılacak 24 Mayıs törenlerinden itibaren Sarayköy'de bundan sonra yapılacak bayram kutlamalarında daha çok Sarayköy Zeybeği çalınıp oynanmalı ve bunun ilçemizin zeybeği olduğu da sık sık (ama bıktırmadan; nasıl olacaksa? :)) anons edilerek vurgulanmalıdır ki Sarayköylüler sahip çıksınlar. İlk anda,çalakalem aklıma gelenler bunlar; bu fikri geliştirip hayata geçirmemiz lazım... Selam ve sevgilerimle.

====================

Hasan Basri Beken:
Evet... Unutulmaya yüz tutan Sarayköy zeybeğimizi unutturmamak gerekiyor. Bu zeybeğimizi eskiden benim bildiğim Mustafa Oktay (Rahmetli), Mehmet Babacan (Rahmetli) birde yaşayan abimiz Haydar Çetin hakkını vererek üçlü grup ve tekli olarak oynardı. Oyun Haydar abiden öğrenilebilir.

====================

Atila Girgin:
Sevgili Hasan Basri Dostumuzun aktardığı çok önemli bir bilgi notu diye düşünüyorum. DOSTLAR, GİDEREK YİTİRDİĞİMİZ DEĞERLERİMİZDEN OLAN SARAYKÖY ZEYBEĞİ KONUSUNDA ÖNEMLİ BİR SAPTAMA AKTARILAN BİLGİ. Bu konuyu önemsiyen dostların dikkate alması gereken önemli de bir ayrıntı. Değerlendirileceği inancıyla saygılar sunuyorum.

====================

Günseli Başak Cengiz: 
sevgili atila bey; sarayköyde halk oyunu denince bir grup kendini anadan doğma halk oyuncusu sanan, atadan torpilli, her bayram ve kutlamada kendinden başka gençlere yer vermeyen; yıllardır aynı oyunu sergileyen ve ekibi asla oyun ya da üye bakımından yenilemeyi düşünmeyen; halk oyunu sevdalısı olmayıp da gösteriş meraklısı olan bir kitle var.. siz onlara seslenin en iyisi, onlardan kimseye fırsat kalmaz ilçemizde çünkü!! teşekkürler.

====================

Atila Girgin: 
Sevgili Günseli, iletimiz ortak paydası Sarayköy olan herkese. Birlikteliğimizle ancak bir yerlere varabilir, ses getirebilir yada güçlenebiliriz. İnancım o ki tartışma panosuna Sevgili İbrahim Helvacı arkadaşımızın iletisinden aktardığım güzel duyguları sizlerde paylaşıyorsunuzdur. Gücümüz birlikteliğimizde ve dostluk , kardeşlik ve hoşgörü temelinde sürdürebildiğimiz ilişkilerimizde olacak. Ya birlikte başaracağız yada varolan durum devam edecek demektir. Var olanı geliştirmek istiyorsak iyi niyetli ve yapıcı duygularımızı ve neler yapılabileceğini adı geçen tartışma panosuna aktarabilelimki, yeni fikirler ve yapıcı önerileri oluşturabilelim.

====================

Uğur Duranoğlu: 
Sarayköy zeybeğimiz için bir şeyler yapmalıyız! Başlıklı sayın Atilla GİRGİN'in yazmış olduğu mesajı okudum.Onun dileklerine,isteklerine katılmamak mümkün değil,burada en büyük görev belediye'ye düşüyor,belediye bu konuda çalışmalar yaparak,değerlerimize sahip çıkılmasına öncülük yapabilir. Tabi birde Sarayköy Türkü ve Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Derneği adı altında bir dernek kurulabilir.

====================

Yavuz Cesur: 
evet dayıcım. bu fikrine bende katılıyorum.

====================

Emin Hayrettin Helvacılar:
Sarayköy Zeybeğinin yaşatılması, devamlı gündemde bırakılması hususundaki yularıda yanıtları bulunan tüm Sarayköylülerimizin, bunu tüm gayretleriyle sahipleneceklerine ve bu muhteşem oyun havamızın ve oyunumuzun büyük gayret ve çalışmalarla gündeme geleceğine, en kısa zamanda büyük gelişmeler elde edileceğine inanıyorum. Ben Sayın Belediye Başkanımıza sizlerin önerilerinizle birlikte gerekli yazılı iletilerde bulunuyorum. İnşaallah en kısa zamanda sonuç alacağız.

====================

Atila Girgin:
Sevgili Emin Ağabeyimizin içten girişiminize ve ilgililerinde bu konuda girişimde bulunacaklarına ve katkı sağlıyacaklarına tüm kalbimizle inanıyoruz. Nasıl birilerinin falan, diğer birilerininde filan zeybeği varsa bizlerinde hem anlı, hemde şanlı ve Sarayköyün mücadele simgesi olmuş Zeybeğimiz var. Hey gidinin Efesi, diyerek kasıla kasıla Sarayköy Zeybeğimizi bizde neden oynamayalım, birilerinede neden oynatmayalım. Bu Zeybeği Bölge ve Ülkemiz Zeybek Oyunlarından biri olarak geniş kitlelere maletmek hepimizin, hem hemşehrilik borcu, hemde sorumluluğudur diye düşünüyorum. Sarayköy Zeybeğinin meydanlarda, düğünlerde, özel ve resmi etkinliklerde ve değişik folklor etkinliği ve yarışmalarda oynandığını günleri görmek dileğiyle ve özlemiyle. Esenlik dileklerimle.

==================== 

Bekir Kansu: 
sarayköy zeybeği ile ilgili mesajı okudum da bu zeybegı hıc oynayan warmı? yada bu zeybek baska bir müziğin üzerıne figür olarak mı sergilenmiş...bunu bılen yokmu... Atila Girgin: Evet sevgili dostlar, giderek unutulan ve sahiplenmezsekde yok olacağı kesin olan bir durum yukarıdaki soruda saklı. Sevgili dostumuzun bilmemesi doğal, demekki sorumluluk hisseden herkese görev düşüyor Zeybeğimiz konusunda. Esenlik dileklerimle.

====================

Emin Hayrettin Helvacılar:
Atila bana ve tüm Dünyadaki Sarayköylüler grubuna SARAYKÖY ZEYBEĞİNİ; bir kez daha yayınlanmak ve paylaşılmak üzere canlı olarak bir videosunu gönderirmisin.

====================

Atila Girgin:
Sevgili ağabey , video gurup sayfasında videolar kısmında var. Ama yinede oraya bir paylaşım ekleyelim. İleti olarak göndermek çok zor. Çok yer tutar, çoğo e-posta için mümkün değil ama deneyeceğim. Yanlız benim hazırladığım videodaki zeybey süre olarak kısa. Onu Talip Özkan seslendirmiş ve tamamı onun söylemiyle harika.

====================

Ertuğrul Gümüş: 
Merhaba Atila bey, siz biliyormusunuz Sarayköy Zeybeğini?

==================== 

Atila Girgin: 
Sevgili dost, müziğini ve notalarını gurup arşivindeki videolar ve fotoğraf arşivinden görebilirsiniz. Oyunun nasıl oynandığı konusu özel bir bilgi ve yetenek istiyor. İlgili konuyu ise tartışmalar başlığı altındaki notlardan okuyabilirsiniz. Bilenler konusunda hemşehrilerimizin notları var. Esenlik dileklerimle.

====================

Emin Hayrettin Helvacılar:
Mesajınız Başarıyla İletilmiştir. İp'niz : 78.176.210.137 Host : 78.176.210.137 Tarih Saat : 27.04.2010 14:13 Ad Soyad : Emin H.HELVACILAR Email : eh.helvacilar@hotmail.com Konu : Sarayköy Zeybeği Mesaj : Sayın Başkanım; Bazı Sarayköylü Arkadaşlarımızın, Sarayköyümüz için çok harika olabileceğini düşündüğümüz, sizlerden olan bir takım isteklerini, sizlere daha önce iletmiştim. Dünyadaki Sarayköylüer Grubunda bulunan arkadaşlarımız aşağıda belirtilen konunun acilen ele alınarak yerine getirilmesinin Sarayköyümüzün tanıtımında çok hayırlı olacağına inanmaktadırlar. Konunun üzerinde titizlikle duracağınıza tüm kalbimizle inanıyoruz. Konuyu bir kere daha takdirlerinize sunar, en derin saygı ve selamlarımızı iletiriz. Emin H.Helvacılar Atila Girgin: SARAYKÖY ZEYBEĞİMİZ İÇİN BİR ŞEYLER YAPMALIYIZ!... Denizli yöresi Zeybek Oyunlarınca oldukça zengindir. Özellikle Acıpayam ve Tavas Yöresinde bu kahramanlık ve mertlik simgesi Zeybeklerin oyunları geniş bir kabul görmüş ve halkada malolmuştur. Özel ve Resmi günlerde hep gururla oynanır. Ama güzel Sarayköyümüzün benzeri oyunu az olmasına karşın bizlerinde harika bir Sarayköy Zeybeğimiz var. Var olmasına varda Sevgili Sarayköylüler, Sarayköyümüz güzel insanı niye kendi zeybeğine sahip çıkıp, onu kitleselleştiremiyor. Çok üzücü bir durum. Sarayköy çevresinde bu oyunun müzüği ve oyunu icra edecek müzik ve folklordan anlayan birileri mutlaka olmalı ve yeni kuşaklarada öğretilebilir şekilde düzenlenerek halka aktarılmalı ve yöredeki özel ve resmi günlerde bu oyun mutlaka icra edilebilmelidir. Yoksa giderek unutuluyor, ve böyle güzel değerlerimizide tanıyamaz hale geliyoruz diye düşünüyorum. Bu konuda yöresel folklor derneğimi kurulur, okullardamı icra edilebilir, Belediye yada Halk eğitim müdürlüğünün desteğimi alınabir, ayrıntılar konusunu bilemiyorum ama mutlaka bu konuda birilerinin bir şeyleri yapması gerektiğine inananlardanım. Esenlik dileklerimle. İBRAHİM HELVACI Atila kardeşimin tespit ve önerilerine teşekkür ederek aynen katılıyorum. Bence bu konuda Sarayköy Belediyesi öncü olmalıdır; doğal olanı da budur. Önümüzdeki 24 Mayıs Şenliklerinde mutlaka folklor gösterileri olacaktır. O tarihe kadar kadar ekipler Sarayköy Zeybeğine çalışıp oyunu yetiştirebilirler. Biliyorsunuz, müzik biraz da kulak alışkanlığıdır. Bunu sağlamak için yaklaşık bir ay sonra yapılacak 24 Mayıs törenlerinden itibaren Sarayköy\'de bundan sonra yapılacak bayram kutlamalarında daha çok Sarayköy Zeybeği çalınıp oynanmalı ve bunun ilçemizin zeybeği olduğu da sık sık (ama bıktırmadan; nasıl olacaksa? :)) anons edilerek vurgulanmalıdır ki Sarayköylüler sahip çıksınlar. İlk anda,çalakalem aklıma gelenler bunlar; bu fikri geliştirip hayata geçirmemiz lazım... Selam ve sevgilerimle. Hasan Basri Bekem: Evet... Unutulmaya yüz tutan Sarayköy zeybeğimizi unutturmamak gerekiyor. Bu zeybeğimizi eskiden benim bildiğim Mustafa Oktay (Rahmetli), Mehmet Babacan (Rahmetli) birde yaşayan abimiz Haydar Çetin hakkını vererek üçlü grup ve tekli olarak oynardı. Oyun Haydar abiden öğrenilebilir. Uğur Duranoğlu Sarayköy zeybeğimiz için bir şeyler yapmalıyız! Başlıklı sayın Atilla GİRGİN\'in yazmış olduğu mesajı okudum.Onun dileklerine,isteklerine katılmamak mümkün değil,burada en büyük görev belediye\'ye düşüyor,belediye bu konuda çalışmalar yaparak,değerlerimize sahip çıkılmasına öncülük yapabilir. Tabi birde Sarayköy Türkü ve Halk Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Derneği adı altında bir dernek kurulabilir. Teşekkür Ederiz.

25 Nisan 2010 Pazar

Sarayköy Efe Anıtı ve Meydanı dostlarıyla yeniden buluşuyor...

 

SARAYKÖY EFE ANITI

24 Mayıs 1919'da Sarayköy Halkı M. K. ATATÜRK'ün Samsuna çıkışından 6 Gün sonra; Belediye meydanında toplanarak düşmanı ilçemize sokmayacaklarına dair yemin etmişlerdir. Bu günün anısına bu simgesel EFE anıti dikilmiştir.

Facebookdaki “DÜNYADAKİ SARAYKÖYLÜLER “ Gurubunun iletilerinden oluşan ve Sarayköyümüzün yazılı tarihine bir not düşmek olacağına inandığım aşağıdaki iletileri sizlerin paylaşımına sunuyorum. Sevgiyle kalın.


Dostluk ve esenlik dileklerimle.

====================

Atila Girgin : Başta Sevgili Orhan Güler olmak üzere belgesel nitelikteki bu özgün fotoğraflar için katkısı olan herkese teşekkürler.

====================

Uğur Duranoğlu: 
Bir ara Ağalar camii'nin önündeydi galiba,sonra şehrin girişine konmuştu,karayolu üstüne,şimdi galiba Denizli üçgende bir efe heykeli var,ama aynı heykelmi onu tam bilmiyorum.Fakat hiç biri bu resimdeki kadar asil ,heybetli ve anlamlı değildi...

==================== 

İbrahim Helvacı: Bildiğim ve hatırladığım kadarıyla, Ege Bölgesindeki İLK efe heykeli.olma özelliğini taşıyan bu heykel 1950’li yılların sonlarında açılmış ve bulunduğu meydana da Sarayköylüler Efe Meydanı adını vermişlerdir. 24 Mayıs kutlamaları da o yıldan itibaren yapılmaya başlanmıştır; ondan önceki yıllarda Sarayköy’de 24 Mayıs kutlaması yapılmıyordu. Bu arada, özellikle bazı genç hemşehrilerimizin hatalı olarak söyleyip yazdıkları bir hususun düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum: 24 Mayıs’ın Sarayköy’ün”kurtuluş” günü değildir, çünkü düşman işgaline uğramamış bir yerin “kurtuluş günü” olamaz. Şöyle ki: 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal eden ve Buldan’a kadar ilerleyen Yunan birlikleri Menderes nehrinin öte tarafında durmuş ve Sarayköy’e girmemiştir.Emin Aslan (Tokat) Bey’in anılarında bu durum açıkça yazılmaktadır. İstiklal Harbimize Uşak Cephesinde asteğmen olarak katılan rahmetli dedem Ahmet Karaca ile diğer aile büyüklerimin çocukluğumda bana anlattıkları da bu yöndedir. Yani, Sarayköyümüz İstiklal Harbi yıllarında Yunan işgaline uğramadığı için işgalden kurtulması da sözkonusu değildir. .

==================== 

Orhan Güler: Ağzına diline sağlık İbrahim ağabey,yinebunca işin arasında bizleri unutmuyorsun çok teşekkür ederim.ANITIMIZI VE HEYKELİMİZİ GERİ İSTİYORUZ.bunun ilgili olarak kampanya başlatalım nedersin? Selam ve hürmetler.

==================== 

İbrahim Helvacı: Orhan, asıl ben teşekkür ederim. Sarayköyün geçmişi ile ilgili olarak çocukluk ve gençlik yıllarımda (1950 ila 1970’li yıllar arası) orada yaşadıklarımı ve büyüklerimden duyduklarımı, hatırladığım kadarıyla yazarak katkıda bulunmaya çalışıyorum. Keşke benim kuşağımdan hemşehrilerimle önceki kuşaktan ağabeylerimiz, ablalarımız da yazsalar da, yüzlerce yıl sonra Sarayköy hakkında araştırma yapacak bilim insanlarına "doğru" bilgiler ve belgeler bırakabilsek... Ne yazık ki grupta bu yönde katkı veren sınırlı sayıda hemşehrimiz var. Sarayköylü yaşlı kuşak internete girip yazamasa bile diğer grup üyleri de aile büyükleri ile konuşup onların anılarını buraya yazsa ne güzel olur? Orijinal heykelin Ege bölgesinde İLK efe heykeli olması açısından da tarihi önemi olduğunu yazmıştım. Tabii ki ben de “EFE HEYKELİMİ GERİ İSTİYORUM!” . Dikkatli bir takip sonucu izinin bulunabileceğine de inanıyorum. Rahmetli Ali Rıza Kapancıoğlu dışında, yakın geçmişin tüm belediye başkanları ile pek çok belediye çalışanı halen Sarayköy’de yaşıyor; inşaallah hurdacıların eline düşmemiştir....... 

====================

Ethem Mitroviçe:
Berrin abla bize eski nostaljik hatırlarımızı hatırlattığın için yürekten teşekküler gerçekten kaybolan değerlerimizin nerede olduğunu bir bilebilsek...

==================== 

Berrin Saraç Temizkalay: 
Yorum yapan bütün arkadaşlara TEŞEKKÜRLER... kampanyamı başlatsak,anıtımızı bulma kampanyası... bu konuda bütün sarayköylüleri duyarlı olmaya davet ediyorum....İbrahim bey'e de engin bilgileri için teşekkürler...

====================

Ethem Mitroviçe:
Galiba haklsın berrin abla böyle bir grup kuralım nedersiniz eski değerlerimizi tekrar kazanma yönünden genede payaşımınız için teşekkürler....

==================== 

İbrahim Helvacı:
Heykelin hurdacıların eline düşmediğini, Suat Temizkalay arkadaşımızın gayret ve araştırmaları sonucu Belediye Fen İşlerinin deposunda bulunduğunu az once grubun duvarına yazan Berrin Saraç Temizkalay’ın haberinden öğrendim. Her iki kardeşimize de çok teşekkürler. İnşaallah anıtın parçaları da bulunur da Ege Bölgesinin İLK efe heykeli ve anıtı tüm görkemiyle eski yerini alır… Anıtın parçalarının en azından bir kısmı bulunursa, bir sanatçının yapacağı röleve projesi sonucunda orijinal anıt olmasa da, ona çok benzeyen bir anıt yapılabilir. Bu sanatçı halen Sarayköy’de yaşıyor; hepimizin tanıdığı sevgili ORHAN GÜLER! Belediye Başkanımız Sayın ORHAN KARAKÖSE’nin sağlayacağı malzeme ve işçilikle de Sarayköy Efe’sine ve Anıt’ına kavuşacaktır!

==================== 

İbrahim Helvacı: 
Sevgili Orhan, Berrin kardeşimiz Sarayköyün Efesi’nin fotoğrafını sayfaya koyduktan hemen sonra sen, Berrin hanım ve Ethem arkadaşımız tarafından "ANITIMIZI VE HEYKELİMİZİ GERİ İSTİYORUZ" kampanyasını önererek Çarşamba günü çaktığınız kvılcım, bak iki gün içinde nereye geldi? Suat bey ise konuya “cepheden” girdi ve gitti Efe’yi buldu... Tevazuya gerek yok; aklınıza ve emeğinize sağlık, çok teşekkürler! Başta Belediye Başkanımız Sayın Orhan Karaköse olmak üzere tüm Sarayköylülerin destekleri ile gerçekleştirleceğine inandığım bu anıt heykel tamamlandığında, Efe Meydanında davul-zurna eşliğindeki "Hey gidinin EFE'si" ve "Haydi EFELER!" seslerini şimdiden duyar gibiyim... Selam ve sevgiler…

====================

İbrahim Helvacı:
Sevgili Orhan, yukarıdaki yorumu yazdıktan sonra aklıma rahmetli Nazmi İplikçi ağabey geldi. Biliyorsun, Efe Meydanında şimdi Sarayköy Eczanesi olan yerde Nazmi ağabey ve gene rahmetli eşi Ünsal hanimin eczaneleri vardı; adı da "Ünsal Eczanesi". Her Sarayköy'e gelişimde kendisini ziyaret edip, "ne var ne yok Nazmi ağabey?" diye hatırını sorduğumda hep şu cevabı verirdi: "Ne yapalım İbrahim, Efeyle ben meydanı bekleyip dururuz!" :))) Sağ olsaydı mutlaka efenin yerini bilirdi, ışıklar içinde yatsın!

====================

Atila Girgin: 
Harika. Sen bizim yiğit efemiz, anılarımızın kahraman efesi Sarayköy Zeybeğimizdin. Ne oldu sana . Seni kimler bu hale getirdi EFEM. Sevgili Orhan Kardeşimize sonsuz teşekkürler. İşte Sarayköyümüze yakışan, ismiylede özdeşleşmiş olan, adeta simgemiz olan Efemiz bu. Kentimize ne yapıp, ne yapıp yeniden kazandırılmalı diye düşünüyorom. Bu konuda,Sevgili Belediye Başkanımızın katkı ve desteği ve hatta öncülüğünü bekler, saygılar sunarız.

====================

Berrin Saraç Temizkalay: 
Merhaba arkadaşlar,profil resmindeki EFEANITI,nı bulma çalışmalarımız.sadece EFE'nin bulunmasıyla sonuçlanmıştır, bana göre o EFE ANITIYLA bir bütündü. Hangi zihniyet onu yok etti bilemiyoruz, EFE fen işlerinin deposunda eşim SUAT TEMİZKALAY'ın araştırmaları sonucunda bulunmuştur....ANIT hakkında bilgisi olanlar umarız çıkar...Şimdiden teşekkürler...

====================

Ethem Mitroviçe:
Tamam berrin abla umarım eski değerlerimize sahip oluruz tekrar

====================

İbrahim Helvacı:
Berrin ve Suat kardeşlerimize çok teşekkürler. İnşaallah anıtın parçaları da bulunur da Ege Bölgesinin İLK efe heykeli ve anıtı tüm görkemiyle eski yerini alır… Anıtın parçalarının en azından bir kısmı bulunursa, bir sanatçının yapacağı röleve projesi sonucunda orijinal anıt olmasa da, ona çok benzeyen bir anıt yapılabilir. Bu sanatçı halen Sarayköy’de yaşıyor; hepimizin tanıdığı sevgili ORHAN GÜLER! Belediye Başkanımız Sayın ORHAN KARAKÖSE’nin sağlayacağı malzeme ve işçilikle de Sarayköy Efe’sine ve Anıt’ına kavuşacaktır!

====================

İbrahim Helvacı: 
Efeye tekrar kavuşmamızı sağlayan herkese içten teşekkürler. Acaba heykelde kırık-dökük var mı, yoksa sadece yüzeyde mi bozulma var? Her durumda onarılabileceğini sanıyorum; yeter ki konunun uzmanına ulaşabilelim. Efeyle Sarayköyün tekrar kavuşmalarına sevinirken aklıma takılan bir soru oldu: Sarayköyümüzün sembolu olan, hepimizin gözbebeği Efe heykelini yapan sanatçının adını bilen, duyan var mı?

İbrahim Helvacı Efemizle ilgili yazışmaların tamamını tartışma panosuna koyarak derli-toplu hala getiren has Sarayköylülerden sevgili Atila dostuma çok teşekkürler.

====================

İbrahim Helvacı:
Efeye tekrar kavuşmamızı sağlayan herkese içten teşekkürler. Acaba heykelde kırık-dökük var mı, yoksa sadece yüzeyde mi bozulma var? Her durumda onarılabileceğini sanıyorum; yeter ki konunun uzmanına ulaşabilelim. Efeyle Sarayköyün tekrar kavuşmalarına sevinirken aklıma takılan bir soru oldu: Sarayköyümüzün sembolu olan, hepimizin gözbebeği Efe heykelini yapan sanatçının adını bilen, duyan var mı? 

==================== 

Orhan Güler: 
Gruba girdiğimde Kaşılaştığım manzara karşısın da inanın çok duygulandım Atila bey İzmirden,İbrahim abi Ankaradan, inanılmaz destek veriyorlar.Bence işte çağdaş Yiğit efelerimiz'e en güzel örnek.Kendileri burada olmasada Kalbleri Sarayköy sevgisiyle atıyor.Kendilerine Sarayköyde yaşayan dostlarım adına bu duyarlılığından ötürü çok teşekkür ederim.Yarın Başkanımız ORHAN KARAKÖSE'yle görüşüp sizlere umarım müjdeli haberi iletirim...Selam ve Hürmetlerimle.

====================

Ayla Tire Unalp: 
Gercekten cook tsekkurler!!! azmin elinden hicbirsey kurtulmuyor aman ne guzel...benim anlamadigim madem yine efe haykeli koyulacakti da bundan ne istendi.. hangi .....zihniyet bunu bu hale getirdi ve nasil izin verildi neler oluyor neler donuyor insan sasirip kaliyor... Efe Anitinin altinda siirler mi okumadik ,folklor mu oynamadik ne gunlere sahitti o heybetiyle.. hep birlikte guzelliklere herkese sonsuz tesekkurler.

==================== 
Nurettin Gürsoy: 
Emeği geçen herkese teşekkürler.

==================== 

Emin Hayrettin Helvacılar: 
Çok teşekkürler Orhancığım, gayretli çalışmalarınla ortaya çıkardın ya, eski haline getirir ve gerisinide halledersin. Birlikte yapacağımız bir çalışma varsa söyle.

====================

Ali İhsan Seçkin:
Heykel ahmet çelikak döneminde asfalt kenarındaki ücgendeydi ve chp dönemiinde yeni düzenlemeyle kaldırıldı bu heykeli şimdiki yönetim nerede oldugunu bilmesi gerkiyo değerlerimizi sahip cıkacaklarını yıkmasını sökmesini iyi biliyolar o efe heykeli meydana çıkmalı neredeyse bunun sorumlusu şimdiki yönetim .....

====================

Ethem Mitroviçe:
info@saraykoy.bel.tr saraykoy@saraykoy.bel.tr değerli sarayköylü abilerim ablalarım bilindiği üzere efemizi geri istiyor die bir kampanya vari bişeyler yapmaya çalıştık bnlara destek verenlere teşkkür ediyorum bu konuda yazıları ile bizi yanlız bırakmayanlara candan teşekkürler ve bu değeri bize hatırlatan sayın BERRİN SARAÇ TEMİZKALAY ablama ayrıca teşekkür ediyorum buradan heykelin yerinin bulunmasını sağlayan eşi SUAT TEMİZKALAY ve son durumunu fotoğraflayıp burada yayınlayan ORHAN GÜLER abimede candan teşekkürler arkadaşlarım abillerim ablalarım bilmem sizler neler düşünürsünüz ama ben burada yukarıda belediyenin e-mail adreslerini belirttim buraya e-mail yolu ile ulaşıp bu değerimizi geri kazanmaya bakalım hepinizi en içten dileklerimle selamlıyorum...

====================

İbrahim Helvacı yazdı Orta yaşın üstündeki tüm Sarayköylülerin bildiği ama gençlerimizin belki bir kısmının bilmediği durum ise şöyledir: 24 Mayıs 1919 ‘da bugünkü Belediye binasının karşısındaki parkın bulunduğu meydanda Müftü Ahmet Şükrü Efendinin önderliğinde toplanan Sarayköylüler, ilerleyen Yunan Birliklerine karşı mücadele andı içmişler ve oluşturdukları birliklerle işgale uğrayan komşu ilçelere destek vermişlerdir. Bu direnişin Sarayköy’deki önderlerinden biri olan Emin Aslan Bey anılarında bu konuları ayrıntılı olarak yazmıştır. Her 24 Mayıs’ta Sarayköylüler bu direniş kararının alındığı günü kutlamaktadır. Bugünlerimizi onlara borçluyuz, hepsinin mekanı cennet olsun...

====================

Berrin Saraç Temizkalay: 
Merhaba arkadaşlar,profil resmindeki EFEANITI,nı bulma çalışmalarımız.sadece EFE'nin bulunmasıyla sonuçlanmıştır, bana göre o EFE ANITIYLA bir bütündü. Hangi zihniyet onu yok etti bilemiyoruz, EFE fen işlerinin deposunda eşim SUAT TEMİZKALAY'ın araştırmaları sonucunda bulunmuştur....ANIT hakkında bilgisi olanlar umarız çıkar...Şimdiden teşekkürler... 

====================

Ethem Mitroviçe: 
O halde berrin abla belediye fen işlerinin deposu içinde ise el birliği ile sarayköyde bulunanlar yazılı bir dilekçe ile bulunmayanlar ise burada yayınlayacağımız belediyenin mail adresine konu ile ilgili mail atsınlar... olmazmı 

====================

Ethem Mitroviçe: info@saraykoy.bel.tr saraykoy@saraykoy.bel.tr işte abla belediyeye ait iki adet mail adresi buraya mail yağdıralım bakalım bir sonuç çıkacakmı... 

====================

Berrin Saraç Temizkalay: 
Ben ayrıntıları Suat ağbinden öğreneyim,ona göre bir yol izleriz...ilgine teşekkürler... ====================

Ethem Mitroviçe: 
Tamam berrin abla umarım eski değerlerimize sahip oluruz tekrar 

====================

İbrahim Helvacı: 
Berrin ve Suat kardeşlerimize çok teşekkürler. İnşaallah anıtın parçaları da bulunur da Ege Bölgesinin İLK efe heykeli ve anıtı tüm görkemiyle eski yerini alır… Anıtın parçalarının en azından bir kısmı bulunursa, bir sanatçının yapacağı röleve projesi sonucunda orijinal anıt olmasa da, ona çok benzeyen bir anıt yapılabilir. Bu sanatçı halen Sarayköy’de yaşıyor; hepimizin tanıdığı sevgili ORHAN GÜLER! Belediye Başkanımız Sayın ORHAN KARAKÖSE’nin sağlayacağı malzeme ve işçilikle de Sarayköy Efe’sine ve Anıt’ına kavuşacaktır! 

====================

Can Peker: 
Berrin hanıma ve eşi Suat beye çabaları için asıl bizler teşekkür ederiz..

====================

İbrahim Helvacı: 
Yunan işgaline karşı koymak üzere 24 Mayıs 1919’da Müftü Ahmet Şükrü Efendi önderliğinde toplanarak milli mücadele andı içen Sarayköylü atalarımız-dedelerimiz anısına dikilmiş olan bu anıt 1950’li yıllarda yerinde yoktu. Kimbilir hangi tarihte kimler tarafından dikildi ve kimbilir ne zaman ve niçin yerinden kaldırıldı? Bari bu fotoğrafla avunalım… Anıtın üstünde şöyle yazıyor: “ MİLLİ KUVVELER İLK SAVAŞ KARARINI BU ALANDA VERDİ 24 MAYIS 1335 (1919) “ Bugünlerimizi borçlu olduğumuz atalarımızın hepsine saygı ve rahmet...

====================

İbrahim Helvacı: 
Bu toplantının Belediyenin karşısındaki meydanda yapıldığı biliniyor. Bu bilgiye dayanarak fotoğrafa baktığımda şunları görüyorum: Bu meydan, şimdiki Atatürk Caddesi ile Cumhuriyet Caddesinin birleştiği alandır. Köşedeki bakkal dükkanı 1950’li yıllarda rahmetli Hüseyin Kısa’ya aitti; yerinde bugün oğlu Güner Kısa’nın tüpgaz dükkanı var. Bakkal dükkanının arkasındaki iki katlı bina ise gene 1950’li yıllarda Kemal Yücel’in (Av Tacettin Yavuz’un kayınpederi) evi idi; şimdi orada Tacettin ağabeyimizin yazıhanesi var.

====================

Enver Zeybek: 
Anıtın yazılı olduğu taş bulundu,yerini biliyorum sevgilerimle

====================

Orhan Güler: 
Selamlar İbrahim abi,Anıtı yazılı kitabesini buldum.Herkesin gözü önünde duruyor,Muhtar Tuncayın lokantasının bahçesinde oğlu Gökalp'le görüştüm yıllardır bu bahçede durduğunu söyledi birde fotografını çektim biraz harab olmuş ama yinede Bugünlerimizi borçlu olduğumuz atalarımızın hepsinin anılarına saygı olarak yeniden yapılandırabiliriz.Selam ve hürmetlerimle. 

==================== 

Ayla Tire Unalp: 
Tarih canlaniyor..kolay gelsin:)

==================== 

Orhan Güler: 
Envercim çok dikkatlisin,çok teşkkürler..

====================

İbrahim Helvacı: 
Yürekten teşekkürler Orhan. Şimdi elimizde 24 Mayısın anısını ölümsüzleştiren iki tarihi eser var: Birisi bu kitabe, diğeri de ilk efe heykeli. Bunları bir daha silinmeyecek şekilde Sarayköyün tarihine yerleştirmeliyiz ki gelecek nesiller, şimdi bizler gibi, "ah tarihimiz, vah tarihimiz" demesinler.Bu ikisini ve eski Efe Anıtını birlikte düşünerek bir tasarım yapılabilir mi? Başta Belediye Başkanımız olmak üzere tüm hemşehrilerimizin bu projeye sahip çıkmalarını diliyorum. Zaman, bu projenin hayata geçirilmesi için tüm Sarayköylülerin "ben ne yapabilirim?" deme zamanıdır...

********************

Efe Heykeliyle ilgili gazete haberine ait ileti paylaşım:

====================

Atila Girgin: 
Demokratik duyarlılık bu olsa gerek. Kırmadan, dökmeden ve ıslarla istemlerinide dile getirmek. İşte asıl olan bu. Toplumun tüm kesimlerindeki sahiplenme duygusu ve yetkililerin olumlu değerlendirmeleri harika. İnşallah bu bir başlangıç olur, devamı gelir ve dilerim güzel şeyler ortaya çıkar. Sarayköyün güzel insanı herşeyin en güzeline hak ediyor. Dostluk ve esenlik dileklerimle.

====================

İbrahim Helvacı: 
Bu konuyu bu noktaya getiren herkese teşekkürler ama Sarayköyün efesine olan borcumuz daha bitmedi. Gene sağa-sola atılmış vaziyette iken Orhan'ın araştırmalarıyla bulunan 24 Mayısla ilgili ilk kitabe ile efemizi yeni bir tasarımla Sarayköy ve bütün Türkiye yeniden görmeli! Sarayköylüler bunu başaracaktır...

====================

Atila Girgin: 
Sarayköy Sevdalısı ibrahim Helvacı ağabeyimizin İçten duygularına ve " Bu konuyu bu noktaya getiren herkese teşekkürler ama Sarayköyün efesine olan borcumuz daha bitmedi. Gene sağa-sola atılmış vaziyette iken Orhan'ın araştırmalarıyla bulunan 24 Mayısla ilgili ilk kitabe ile efemizi yeni bir tasarımla Sarayköy ve bütün Türkiye yeniden görmeli! Sarayköylüler bunu başaracaktır..." söylemine katılmamak mümkün değil. Aynen destekliyorum. Görüş ve dileklerine aynen katılıyorum. Esenlik dileklerimle.

* * * * * * * * * * 

AŞAĞIDAKİ İLETİ ZİNCİRİ; Sevgili Uğur Hörmenin Belediye arşivinden sağlayarak Sevgili Orhan Gülere verdiği ve Sevgili Gülerin bizlerle paylaştığı albümdeki fotoğraflar göz önüne alınarak, Facebook “DÜNYADAKİ SARAYKÖYLÜLER” Gurubu üyelerinin ileti zincirinden oluşturulmuş Sarayköyün yazılı tarihine kaynaklık edebilecek bilgiler olarak görülmektedir.

===============

Atila Girgin:
Başta Sevgili Güler olmak üzere belgesel nitelikteki bu özgün fotoğraflar için katkısı olan herkese teşekkürler.

===============

Ayla Tire Ünalp:
Bu nostalji Saraykoy dosyasi cok guzel:)

===============

Orhan Güler:
Resim aramaya devam edeceğim Atila beyin dediği gibi Bizleri ve yeni nesile geçmişimize yönelik bilmediğimiz bilgilerle buluşturmaya devam edeceğiz Elele ve birlikte...

===============

Cumhur Sezer:
Buradan dönecek otobüs şöförlerine not verirdik.

===============

Emin Hayrettin Helvacılar:
Teşekkürler Orhancığım teşekkürler. Bizleri çocukluğumuzdaki Sarayköy'ümüzü yaşattığn için...........

===============

Orhan Güler:
Emin ağabey bunca yıl sarayköyden ayrı kalmanın birazda duygusallığını yaşıyoruz herhalde. Aynı duyguları atila bey'de Ayla Hanımda yaşıyor.Yaşlanmanında biraz payı var galiba nedersin? Yanlız Ayla Hanım alınmasın dedeyle aramızda,Öyle değilmi emin dede?..::)))

===============

Ayla Tire Ünalp:
Ne biri bisey mi dedi...kim dede kim nine:)))))) vallahi ben Saraykoy Lisesini bitirdikten sonra universite falan...buraya mastir yapmaya geldim..yani 20 li yaslarda falanim canim...hicte alinmam merak etmeyin Orhan Bey:)))) gercekten ayrilik ozlemleri buyutuyor.. herkesi ve herseyi delice ozluyorsunuz...

===============

Emin Hayrettin Helvacılar:
Yok, yok ne münasebet, ben dede olmakla bilakis gurur duyuyorum. Yaşımda az değilki. 63 yaşının içindeyim. Herşeye rağmen bizlerden genç arkadaşilarımızın eski günlerimizi yaşatmaları, bizleri eski günlerimizi göstermeleri, bizleri daha da sağlıklı ve mutlu kılıyor. Hepinize teşekkür ediyor, sevgi ve selamlarımı iletiyorum..........

===============

İbrahim Akaya:
DUYGULANMAMAK ELDE DEĞİL ...EMEĞİ GEÇEN HERKESE TEŞEKKÜRLER..ELLERİNİZE SAĞLIK YAAA..

===============

İbrahim Helvacı:
Bu fotoğrafın 1970'li yılların başlarında çekildiğini zannediyorum, çünkü fotoğrafta gördüğümüz ve bugün de ayni yerde hizmet vermeye devam eden İş Bankası, 1960’lı yılların sonunda Ada Sinemasının karşısındaki bugünkü Özel İdare Binasının bitişiğinde idi. Fotoğrafın solunda görünen üst kattaki ev dahil bütün dükkanlar 1950-60’lı yıllarda Mustafa Oktay’ın babası Hüseyin Oktay’a aitti. O zamanların Sarayköyünde Oktay ailesine“Üsencikler” derlerdi. Bugün İş Bankasının olduğu köşede Hüseyin Oktay ve oğullarının yedek parçacı dükkanı vardı. Sonraki yıllarda yedek parçacı dükkanının olduğu köşeyi İş Bankası, diğer dükkanlarla üst kattaki evi de İbrahim Bayrakçı satın aldı. Mülkiyetin el değiştirmesi ile bu fotoğraftaki görüntü ortaya çıktı. Şöyle ki: Fotoğrafın sol köşesinde Nazmi ve Ünsal İplikçi’ye ait Ünsal Eczanesini, bitişiğinde İlhan Mitroviçe’nin berber dükkanını, sonra da Necati ve Salih Bayrakçı’ların fırınını görüyoruz; sonra da İş Bankası geliyor. İş Bankasından sonra görülen Atatürk Caddesinin karşı tarafındaki Nihat Güvenir ve babası Ömer Güvenir’e ait iki katlı bina da o yıllarda yeni inşa edilmişti. Efe Heykelinin sağında gördüğümüz camekanlı dükkan, dedesinin adını taşıyan Durmuş Kasap’ın babası Mehmet Kasap’ın köfteci dükkanıdır. Mehmet amcanın dükkanının girişindeki levhada şöyle yazardı: “Ege Kebapçısı Mehmet Kasap” . Köfteci dükkanının bitişiğinden başlamak üzere 24 Mayıs Caddesine doğru, Hüseyin Özsoy, Sıtkı Özsoy ve Doğan Özsoy’un işlettiği üç tane kahvehane sıralanırdı. Özsoy’ların sülale ünvanı nedeniyle Sarayköylüler bu kahvehanelere “Mollavelilerin Kahvesi” diye söylerlerdi. Burada adını andıklarımdan aramızdan ayrılmış olanlara rahmet, yaşamakta olanlara sağlıklı, uzun ömürler dilerim.

===============

Uğur Duranoğlu:
Efelerin efesi,heygidinin efesi!

===============

İbrahim Akaya:
İbrahim amca iyi anlatmış..sağolsun....

===============

Emin Hayrettin Helvacılar:
Evet aynen öyle. İsimlerle birlikte ne kadar güzel anlatıyorsun. Ben hatırlıyorum ama, en azından isimleri hatırlayamazdım. Ama İbrahim sen söyledikçe o günlerin Sarayköy'ünü ve Sarayköy'lüsünü hemen hatırlıyorum.

===============

Ayla Tire Ünalp:
Cok degerli belgeler ve bilgiler.... Ellere ve yureklere saglik.. sevgiler saygilar:)

===============

Ayşegül Karaca Akaya:
Birde canlı canlı dinleseniz bu anıları ibrahim abimden, sanki oradaymış gibi sanırsınız kendinizi tek tek tane tane ne kadar güzel anlatır.merakla dinleriz.

===============

İbrahim Helvacı:
Ayşegül, seyrek te olsa siz kuzenlerim ve yeğenlerimle biraraya gelip görüştüğümüzde beni dinleme nezakaetini gösteriyorsunuz, çok teşekkürler. "Yaş ilerleyince çeneye vurur" derler ya, işte öyle birşey olsa gerek... Hepinize selam ve sevgilerimi gönderiyorum.

===============

Ayşegül Karaca Akaya:
Olurmu öyle şey abi zevkle dinliyoruz.keşke daha çok biraraya gelebilsek.Selam ve sevgiler:))

===============

Ayla Tire Ünalp:
Ibrahim Abicigim yemek bahane olacakti bulusmak icin ama simdi yemegin ustune de sizin anlattiklarinizi dinlemek harika bir lezzet olacaga benziyor:))) bakin bahanelerimiz cogaliyor....

===============

İbrahim Helvacı:
Bahaneye ne gerek, hepimiz mutlu oluruz; yalnız benim bir şartım var: Sevgili anneniz Türkan teyze ile rahmetli babanız Halil amcanın kapı komşuları ve Ayşegül’le benim de dedemiz olan rahmetli Ahmet Karaca gibi yemekten sonra sade Türk kahvesi içeceğiz.:) İşin özü o değil tabii, ne olduğunu da atalarımız şöyle söylemiş: - Gönül ne kahve ister, ne kahvehane, - Gönül sohbet ister, kahve bahane! ::)))... 

===============

Ayşegül Karaca Akaya:
Rahmetli babacığım da mutlaka yemeğin üstüne kahve(sade ama mutlaka) içerdi.Amcam da öyleydi. sarayköylülerde gelenek heralde bu bizde hep sade içeriz genlerimizden mi dersin.

===============

Hasan Basri Beken:
Bu işlerin artık kolayı var. Özellikle uzaktan gelecekler Sarayköyde olabilecekleri zaman aralığını bu sitenin mimarlarına bildirsinler. Değerli Kaymakamımız ve Belediye işbirliği ile hatıraların anlatıldığı panel, Panayır ( bezirme, otlu ekmek, macun, patlıcan közlemesi, mollivelli turşusu, katmer, tabiiki dibek kahvesi ) düzenlenebilir bunlar kitap ve belgesel hale getirilebilir. Eğer bazıları olayı bir tarafa çekmez yada fırsat verilmez ise güzel bir gün yaşanabilir.