8 Şubat 2008 Cuma

Sarayköy Kuvvayı Milliyesi - NAZİLLİDE SON DURUM / Emin Aslan Tokat

NAZİLLİ'DE SON DURUM:
Cephede Düşman saldırılarına devam ediyordu. Cephane darlığı iaşe müşkülatı durumu son derece güç ve nazik bir hale getirmişti. Bu sıralarda cephemizde önemli bir olay göze çarptı. O da Kol ordu Komutanı ve Sivas Heyeti temsil iyesi üyelerinden Albay Rafet bey 16/Kasım/1919 tarihinde Nazilli'ye gelmişti. Biz Albay Rafet beyin bu gelişinden Yeşil Ordu vaadini hatırlayarak cepheye yardım ve idareye iştirak bakımından çok sevinmiştik. Bilhassa heyeti merkeziye yi teşkil eden bizler (Ban o vakit heyeti merkeziye de Sarayköy Delegesi olarak çalışıyordum. Adeta Efeler tahakkümünden kurtulduk diye bayram ediyorduk. Fakat aradan daha pek uzunca bir zaman geçmeden Yeise düştük . Zira anlaşılmıştı ki Refet bey cephe durumumuzla ilgilenerek bize yardım için gelmiş değil bizden bilakis Sivas'taki heyeti temsili ye ye bağlamak suretiyle kuvvetlerimizden isyanların bastırılması için faydalanmak amacı ile Sivas'tan bölgemize Mustafa Kemal Paşa tarafından gönderilmiştir. Hakikaten o sırada iç ayaklanmaların çokluğu Ahmet Anzavur Paşanın teşkil ettiği ve İstanbul Hükümetinin himaye ve sevk ettiği kuva yi inzibat iyenin baskısı bir taraftan da Şeyhülislam Dürreizadenin bazı yurttaşlara tesiri bakımından çıkardığı fetvalar yüzünden durum pek çok nezaket kispetmiş idi. Bu iç ayaklanmalar yüzünden halkın maneviyatı gittikçe sarsılıyordu. Binaenaleyh Sivas heyeti temsil iyesinin yardıma ve kuvvete şiddetle ihtiyacı vardı. Binaenaleyh Albay Refet beyin Nazilli'ye gönderilmesinde memleket için bir bakıma büyük fayda ve zarurette vardı. Fakat Refet bey efeye bir türlü hakim olamıyordu, Bilakis efenin nezdinde aciz bir vaziyette bulunuyordu. Bir tilki kadar kurnaz olan U.K.Demirci Mehmet Efeden Refet bey korkmaya başladı, hatta o hale geldi ki mahalli işlerde Efeye direktif vermek değil bilakis Refet bey efeden direktif almaya başladı, yalnız Refet beyin bir başarısı vardır, Muhakkak ki maksadını temin için Efeyi idare etmeye çalışıyordu, İç ayaklanmaları bastırmak için efeden ve Aydın cephesinden kuvvetler ayırtıp isyan bölgelerine gönderebilmişti. Sökeli Ali efenin Yüzbaşı Fikri Beyi öldürdüğünü bu suretle subaylarımızın efelerden nefret ettiklerini ve netice bunlardan cephenin sarsılacağını düşünerek emsaline bir müessir ibret olmak için Sökeli Ali efenin cezalandırılması hususunda ordu namına Demirci Mehmet efenin nezdinde teşebbüslerde bulunmasını Refet Bey den dört arkadaş rica ettik. Bu teşebbüs ve teklifimize karşı Kolordu Komutanı olan Sayın Albay Refet bey bizden “Fikret bey idaresizlik etmiş ve bir zeybek öldürmüş, cezasını bulmuş, buna karşı yapılacak bir şey yoktur.” Dedi. Biz kendisinin bu cevabından anladık ki Sayın Albay Refet bey efeden çok çekiniyor, o gün için zaruri olan böyle bir faydalı ödevi kabul etmek istemiyordu. Zira böyle bir ödevi ifa edeyim derken kendi hayatını tehlikeye düşürebilirdi.
Refet bey cephemiz ile de ilgilenmiyordu, Heyeti Merkeziye kararı ile ben Çal delegesi Tevfik bey ve diğer bir arkadaş olmak üzere üç kişi Albay Refet beyi heyeti merkeziye karar ve emri ile dairesinde ziyaret ederek “Bu günlerde Yunanlıların Balyanbolu cephesine büyük toplar getirdiği ve düşmanın muhtemelen yarın büyük bir taarruza kalkacağı söyleniyor, endişeliyiz, ne yapalım, ne tavsiye edersiniz?” diye kendisine sorduk (Bu müzakereyi icap ettiren Heyeti Merkeziye belgesini daha başka diğer belgelerle beraber talebi üzerine daha evvelce Celal BAYAR' a vermiştim.) Sayı Albay Refet bey bizim bu sualimize karşı “Düşman üstün kuvvetlerle taarruz ederse ne yapabiliriz, elimizden ne gelir?” tarzında baştan savma bir cevap vermişti. Artık Refet bey yeni ve müspet bir iş olarak her kadar Albay Şefik beyi İzmir Cenup Bölgesi kumandanı yapmışsa da yine neticede ne Şefik bey ne kendisi cephemiz için faydalı olamadılar, bilakis cephe bozuldu, zararları oldu. Çünkü cepheden kuvvet ayrılmasına sebep oldu ve nihayet kendisi de Nazilli'den ayrıldı gitti.
Refet bey Nazilli'den ayrıldıktan sonra bu geniş bölgede gün geçtikçe efenin nüfusu artmakta devam ediyordu. Heyeti Merkeziye de hepimiz üzerinde, taşralarda Heyeti Milliyeler üzerinde Tümen Komutanı Şefik Bey üzerinde tam manasıyla müstebit bir kral tesiri yapıyor ve muvaffak da oluyordu. Şüphesiz bu durumu şahsi menfaatleri için istismar edenlerde eksik değildi. Fakat elden ne gelirdi? Biz samimi olarak cephenin yaşaması namına her şeye zaruri olarak katlanıyorduk.
29/Ağustos/1919 tarihinde Üçyol bölgesinde bir taarruz tecrübesi yapıldı. Şayet bu taarruz başarı ile inkişaf etseydi maksadımız Aydın'ı tekrar almaktı. Fakat maatteessüf taarruzu kazanamadık ve Düşmanı Aydın'dan çıkarıp atamadık. Bir hayli kuvvetlerimiz iç ayaklanmaları bastırmak için cepheden alınmış ve muhtelif istikametlerde ayaklanma bölgelerine gönderilmişlerdi. Bizzat U.K.Demirci Mehmet Efe komutasında Postlu Mustan Efenin de dahil olduğu kuvvetlice bir zeybek müfrezesi Deli başı tenkil etmek üzere Konya'ya gitmişti. Nihayet Konya'da Deli baş tenkil ettikten sonra kendisi de Akseki, Alaiye, Antalya üzerlerinden bir hayli münasebetsizlikler yaparak Nazilli'ye döndü. Diğer taraftan da Danışmetli İsmail Efe maiyetinde 60 zeybek ve 40 nefer askerden müteşekkil Nazım bey (bu zat şehit düşmüştür) ve Sarayköylü Binbaşı Ethen Beyler komutasında bir ikinci müfreze de Yozgat' ta isyan eden Çapanoğulları ile Biga, Bolu Düzce ve diğer bölgelerde güya bir elinde Kuranla Halifenin emri ile dini kurtarmaya ve isyanı bastırmaya memur edilen ve Saray ve İstanbul Hükümetinin emir ve kumandasında çalışan kuvayi inzibatiye komutanı Anzaur Ahmet paşa üzerine yürümek ve bunları tenkil etmek için memur edilen kuvayi seyyare Umum Komutanı Çerkez Ethem Bey maiyetine verildiler. Bu kuvvetler Çerkez Ethem Beyin kuvvetleri ile beraber büyük bir müfreze teşkil ettiler. Hayli yorucu tenkil hareketleri yaptıktan sonra neticede asiler mağlup oldu. Çapanoğlu kaçtı. Keza Anzavur Ahmet paşa da İstanbul'a kaçtı. Vekili Hacı Musa dahil olduğu halde bir çok esirler alındı. Bu başarıyı U.Kuvayi Seyyare ve te'dibiye Komutanı Çerkez Ethem Bey 24-25/Nisan/336 tarihinde Nazilli'de Kavaiye Milliye Umumi Komutanı Demirci Mehmet Efeye bildirdi. Demirci Mehmet Efe de etrafını müjdeledi. Merkeze yardım ve büyük davaya hizmet bakımından hakikaten bu zafer önemlice idi. İşte bu suretle cephemiz kuvvetleri kendi cephemizden binlerce kilometre uzak yerlerde başka ödevlerle uğraşırken tabiatıyla yorgun ve zayıf düşmüştür. Asıl kendi cephemiz ise hala zayıflığını ve nezaketini muhafaza ediyordu. U.K.Demirci Mehmet Efe halkın maneviyatını okşamak ve biraz da kendi dini taassubundan olacak ki (Bizde o sıralarda milli şuurdan ziyade dini taassup daha revaçta idi) maneviyata fazlaca ehemmiyet vermeye başladı. Hatta sureti aşağıda görülen çok enteresan bir tamimle mülhakata da bu hususta kudretli ve şiddetli emirler verdi ve bu emrine de büyük önem vererek iyice tatbiki için bizzat takip ediyordu. Bunlardan bir tamim sureti:
Heyeti Milliyelere : Camilerde beş vakit namazı ve Tekkelerde zikri son derece sizden rica ederim, bu meselenin suretle takibi ile mütecasirleri hakkında muamelei kanuniye ifası ile ahalinin her halde camilere sevkleri ve neticei takibattan malumat ifası.3/mart/1336 İmza U.K. Demirci Mehmet Efe .
Artık her yerde zeybekler gece gündüz dayaklarla ahaliyi sokaklardan ve kahvehanelerden toplayarak camilere sevk ediliyor, ve bu suretle bir çoklarını da ab destsiz namaz kıldırıyorlardı
Keza alenen oruç yemek ve rakı içmek kimin haddine idi? Bir taraftan komik bir şekilde çalışma ve çabalamalar böylece devam ederken düşmanda beklediğimiz umumi taarruzuna kalktı ve üstün kuvvetlerle yapılan düşman taarruzu karşısında mücahitlerimiz bir çok fedakarlıklarla cephede tutunmaya çalıştılarsa da nihayet düşmanın ağır baskıları altında dayanamayarak tedricici surette ve müdafaa Dündar savaşları vere vere Menderes köprüsüne kadar ilerlediler. Bu sırada ahaliyi Müslim e hicrete başlamıştı. Aydın Mutasarrıflığı daha önce Söke'ye nakletmiş ve orda çalışmaya başlamıştı. Fakat bilahare Söke de yunanlılar tarafından işgal edildi. Düşman zulümleri karşısında Söke Halkı da gerilere hicrete kalktı ise de o vakit mutasarrıf olan Halil bey güya Ordu Komutanı Ali İhsan paşa dan aldığı şiddetli emirle halkın bu hicretine mani oldu. Bu yüzden zavallı Söke Halkı düşmanın çok fena zulümlerine maruz kaldı. Halkın bu suretle düşman zulmüne bırakılmasından ve hicrete mani olmasından dolayı Ali İhsan paşa ile Mutasarrıf Halil Beyi tarih karşısında sorumlu olmaları lazımdır.
30/Haziran'da Nazilli Yunanlılar tarafından işgal edilmişti. U.K. Demirci Mehmet Efe ve 57. Tümen Karargahları 25/Haziran/1919 tarihinde Sarayköy'de İstasyon Memurunun evine naklettiler. Menderes cephesini tutmak için Sarayköy'de epeyce çalıştılar. Bu sırada muntazam müzaharat Bölüğü halinde ve ardında Sarayköy Gönüllü Kuvvetler ile Isparta Milletvekili Hafız İbrahim beyin Isparta'da teşkil edip, Kurmay Yarbay Eyüp Beyin komutasında Sarayköy'de cepheye gönderdiği Demir Alayında gösterdikleri azami fedakarlık ve kahramanlıklar ile Menderes cephesi kuruldu. Artık Düşman taarruzu orada durmuş ve Menderes cephesi tesis ve tespit edilmişti. U.K. Karargahlarını U.K. Demirci Mehmet Efe ve cephe ve Tümen Komutanı Kurmay Albay Şefik Bey cepheye pek yakın görmüş olmalılar ki 4/Temmuz/1919 da Sarayköy'ün Goncalı İstasyonuna naklettiler. Nazilli boşalırken oradaki yerli Rumlarda Sarayköy Denizli Rumları ile beraber Eğirdir'e tehcir edilmekte idiler. Heyeti Merkeziye bu tarihte Denizli'ye gelmiş, şimdi Belevli Yusuf beyin evi olan İstasyon civarındaki binada çalışmaya başlamıştı. Denizli Rumlarının tehciri işine U.K.Demirci Mehmet Efe Sökeli Ali Efeyi memur etmişti. Sökeli Ali Efe maiyetindeki 10-15 kızanı ile Denizli'ye gelip Rum mahallesinde bu işlerle meşgul olmağa başlamıştı. Fakat bu sırada Denizli'de için için bir kaynaşma oluyordu. Sökeli Ali Efe Denizli Rumlarını zulüm ederek tehcir ederse maazallah Yunan ordusu Denizli'yi işgal ederse Denizlilerin ve Denizli'nin hali nice olurdu? Bu endişe halkı acı acı düşündürüyordu. Bu sırada Denizli eşrafından bir kısmının teşviki ile muhtemel bir Yunan istilasından ve intikamından memleketi ve halkı korumak için Denizliler tarafından İtalyanların Denizli'yi işgale davet edildiği ve güya bu fena teşebbüsü önlemek için Umum Komutan Demirci Mehmet Efe Denizli'yi basarak tenkil ve tehcir ettiği söylendi ve iddia edildi ise de bu cihetle esasen daha evvelden önlemiş olduğundan hiçbir vakit mesele fiilen varit olmamıştır.


Hiç yorum yok: