25 Ağustos 2021 Çarşamba

ZİYAFET / Nevzat Çakmak

 




ZİYAFET / Nevzat Çakmak


Kıvrıla kıvrıla yol alan, sonsuzluğun simgesi bu efsane nehir; bugün tarihin önemli bir gününe tanıklık ediyordu. Kabına sığmıyor, taşkınlarıyla alüvyonlu topraklar bıraktığı bu ovaya düşman ayaklarının basmasına razı gelmiyor, yarattığı dev burgaçlarla delicesine akışı saldırganlara korku salıyordu sanki... Gökyüzünde çakır yıldızlar oynaşıyor, bulutların arasından bir görünüp bir gözden yiten dolunay bakır bir siniyi andırıyordu. Suya vuran ay ışığının pırıltısına, piyade tüfeklerinin çakmak ateşleri karışıyor; emperyalist güçlere karşı başkaldırının kurşunları düşman hedeflerini dövüyordu. Kuvâ-yı Milliye güçleri, gönüllülerle birlikte Halk Hareketi oluşturup Menderes köprüsünü canla başla savunuyorlardı. Kuvâ-yı Milliyeci kadınlarımız da cephe gerisinde boş durmamış, gecenin karanlığında boynuzlarına mum bağlanmış keçileri köprüye doğru yürütüp sayıca üstün olan düşman güçlerinin üstüne doğru salmışlardı. Düşman şaşırmış,* Menderes nehri ve köprüsü geçit vermemiş, Sarayköy’ü geçip Denizliye girememişti.

Süleyman Efe ile Halil İbrahim, müftünün çağrısıyla, eline tüfeğini alıp mevziye koşan gönüllü gruba katılmışlar, keseklerden yaptıkları siperde, omuz omuza savaşıyorlardı. Efe’nin her tetik düşürüşünde düşmana, eksik harfli, peltek dilli küfrü Halil’in gülesini getiriyordu. Halil kendini tutmaya çalışıyor, kahkahaları ısırdığı dudaklarında susturucu takılmış silahtaki mermi sesine dönüşüyordu. Gene de sempatik Denizli ağzıyla yeniden küfretmesi için onu kışkırtmaktan geri durmuyordu. Efe’nin, yedek matarasını Halil İbrahim istemeden onun sol kolunun yanına bırakıvermesi, Halil İbrahim’in, şimdi yersem susatır diye düşünüp cebinden bir türlü çıkarmadığı kuru üzümle leblebi karışımını, çıkınıyla ortaya bırakması ile karşılık bulmuş, ateş altındaki savaş arkadaşlığı dostluğa dönüşmüştü. Birbirlerine ilçe pazarının kurulduğu cumartesileri buluşma sözü vererek ayrılmışlardı zafer alanından… İple çekiyorlardı buluşma günlerini. Veysi’nin kahvesinde buluşup muhabbetin belini kıracakları günleri...

Pazar da pazardı hani! Canlı ve kalabalıktı, kum gibi insan kaynardı. Bezzazlar, çerçiler, manavlar, şerbetçiler, nalıncılar, tenekeciler, çıracılar, sülükçüler, kekik yağcılar pazar duasıyla sergilerini açar, tezgâhlar kurulur, seyyar satıcılar bağıra çağıra sokakları dolaşarak mallarını satarlardı. Çevre köylüler de sabahın köründe kimi binek hayvanlarıyla, kimi yayan yola çıkar, heybelerini öteberi ile doldururlardı. Pazarda tanışlarıyla ayaküstü konuşur, gün batmadan evlerine dönerlerdi.

Halil İbrahim, konuşurken başıyla, eliyle, koluyla konuşur, gülerken gözlerinin içi de güler; derin bakışları, köşeli çenesindeki yüzüne ayrı bir anlam katardı. Gülmeyi de güldürmeyi de çok seven, nüktedan biriydi. Malı, davarı, verimli tarlalarıyla hâli vakti yerindeydi. Hasköy’ün tam ortasındaki kavşaktaki evinin kapısı herkese açıktı. Süleyman Efe, topluca, esmer yüzlü, kara gözlü, uçları yukarı kıvrılmış kara, kaytan bıyıklı, kirli sakallıydı. Uzun boyu ile ciddi duruşunu sergilemek için göğsünü öne çıkarıp vücudunu kasardı. Yürürken aksayan sağ ayağı bu tabloyu bozsa da “efe duruşu”nu hiç bozmazdı. Cana mala zarar vermez, tek başına dağda yaşar, bir süre yaşadığı kızanlık geleneğini sürdürmeye çalışır, kendisine Efe denilmesi hoşuna giderdi. Bir oturuşta bir kuzuyu yediği söylenirdi. Halil İbrahim’in Efe’ye sözü vardı. Kuzu, keçi de boldu. Bu haftaki buluşma ziyafetle devam edecek; siper, savaş, zafer yâd edilecekti…

Halil İbrahim, Efeye,

-Efem, sen azcık bekle ben biraz öteberi alıp geliveren sonra yola çıkalım, dedi. Pazar yerine doğru yürüdü. Sebze satıcısına,

-Bizim oolan, oodan iki okka domat datıveeecen mi, dedi.

- Dattim dattim aha şuracikte. Aliveecen mi?

-Alcem de tobayi aciveecen mi?

-Accem de parami cikariveemedim bi dakka bekleyiveecen mi?

-Bekleyiveririm noolcek ki…

Efe kısmı bekletilmeye gelmezdi. Heybesini doldurup döndü kahveye.

Atlarına binip birlikte gittiler Halil İbrahim’in köyüne. İki kanatlı ana kapıdan geçilip geniş avluya açılan kapılarının bulunduğu damlardan birine bağlandı atlar. Efe yol manzaralı odanın bulunduğu eve davet edildi. Evin kapısında karşıladı onları Halil İbrahim’in güler yüzlü, kar beyaz başörtülü karısı. Nasıl da acıkmışlardı! Eli çabuk Fatmana, bir çırpıda kurdu yer sofrasını… Yemekler odanın ocağının önünde bakır kaplarda, üstü kapaklı olarak dizilmişti. Kasnak üzerindeki pırıl pırıl bakır sininin üzerinde dilimlenmiş patlıcanlar, saç ekmeği ve kaşıklar vardı. Halil İbrahim, karısına,

-Fatmana, Efe acıkmıştır, yemeği getir, dedi. Kapak açıldı, dumanı tüten tarhana çorbası kaşıklandı. Efe, savaşır gibi sallıyordu çorbaya kaşığı!

-Efe, hemen karnını doyurma, arkadaki yemekler sıralarını bekliyor daha! Fatmana, getir ikinci yemeği, dedi, ev sahibi. Kapak açıldı, Fatmana,

- Haden, buyurun yiyin gari, dedi. Kaşıklar sallandı ikinci kap tarhana çorbasına. Daha bitmeden Halil İbrahim,

-Fatmana, getir üçüncü yemeğimizi, deyip kapağı açtığında, yutkunup duran Efe, boğazını temizler gibi bastı gayarı:

-Senin verceen ziyafetin de ta …!

Efe damın kapısına varmadan yakaladı Halil İbrahim kolundan. Kısa bir çekişmeden sonra lale gibi kızarmış, kuzu çevirmesinin bulunduğu avlu ocağının önüne kurulmuş sofraya oturtmaya razı etti onu. Efe’yi tahrik edip uzun zamandır işitmediği komik küfrünü yaptırmıştı. Güçlükle tuttuğu kahkahasını patlatıverdi. Efe de ona bakarak gülmeye başladı, yeniden birbirine sarılıp kucaklaştılar. Saldırdılar kuzuya… Efe,

-Elinize sağlık kuzu iyi kızarmış. Yazık olur bu kuzuya, yalnız böyle kuru kuru boğazımdan geçmedi be bizim oolan, dedi.

Kenarda örtü altında soluyup duran binlik boğma rakı çıktı gün yüzüne. Laf lafı açtı, laf tütün tabakasını… Sohbet akşam karanlığına değin sürdü, dostlukları da ölünceye değin…

Nevzat Çakmak

*Yunanlar, boynuzlarına mum bağlanıp gece karanlığında üzerlerine sürülen keçileri asker sanıp kalabalık bir ordu ile karşı karşıya olduklarını düşünerek geri çekilmişti.

Alakarga sayı:2413

* * * * * * * * * * * * * * *

Kaynak: “DÜNYADAKİ SARAYKÖYLÜLER” FACEBOOK GURUBU

https://www.facebook.com/groups/dunyadakisaraykoyluler


* * * * * * * * * * * * * * *